kayitsizkullanici:
arkadaşımla gecenin dördüne beşine kadar oynayıp tüm paramızı kaybettikten sonra birbirimize biz aptal orospu çocuğuyuz bir daha girersek tamamen bir gerizekalı olduğumuzu düşüneceğim beraber amateme gidelim gibi şeyler derken arkadaş kredinin asgarisini ödeyip nakit avans çekip girebiliriz deyince o saatte 15 20 dakika atmye yürüyen insanlardık. ikimiz de başka bir arkadaşımız yüzünden (bazı zamanlarda sayesinde) bu "batağa" girdik. ona, salak olman lazım, kazanıyorsun hala oynuyorsun ve kaybediyorsun diyordum. kendime bugüne kadar hiç net gerizekalı dememiştim, bugün dedim. ben net bir gerizekalıyım. entryleri falan okudum, birkaç tavsiyeyi uygulamaya karar verdim. paramı başka bir kartta kullanacağımı başka kartta tutacağım gibi. işin kötü yanı az önce söylediğim gece atmye gittiğim arkadaşla 2 gün sonra beraber 8 saatlik bir yolculuğa çıkacağız.
szzz:
Kumar
bağımlılığı olan bir yakınım için* tedavi arayışı içindeyiz. kendisi memur ve
ankara'da. resmi işlerden pek anlamıyorum ama sanırsam özel bir klinikte tedavi
olması gerekiyormuş, ilaç verilirse de başkasının adına yazdırmak vs.
neyse,
bu seneler sonra kumar oynadığını itiraf etti* ve tedavi olmayı kabul etti.
belki 7-8 senedir oynuyor ve her sene on binlerce lira yeni borcu çıkıyor.
birini ödedim derken başka yerlerden borçları geliyor. borcum yok derken bir
yüz bin daha geliyor falan filan. karısı ile yıllardır boşanmanın eşiğinde. 3
yaşında da çocuğu var. çocuğuna mama almayıp, parayı kumarda harcamaktan
bahsediyoruz.
yardımcı
olabilecek olan varsa, fikir-tavsiye vermek olur ya da ankara'da pskiyatrist
tavsiyesi olur, çok minnettar olurum. 4-5 aydır oynamıyorum diyor ama
kumarbazın 2 x 2 = 4 dediğine bile inanılmaz. 4-5 ay önce bitmesi gereken
borçların üstüne 100 bine yakın yeni borçlar eklenmiş. tabi bu da bizim
bildiklerimiz. bu bütün borçlarını biz nereden nasıl öğrenebiliriz bunu da
bilen var mıdır?
nasıl
bir manyaklı çözemedim. çocuğunun bezi yokken bir maça 5 bin lira filan mı
basıyor? anlamadım ben bunu. geçen ay laptopunda 1xbet windows uygulamasını
yakalayıp sıkıştırmıştım. canlı maç yayınladıklarını ve maç izlediğini
söylemişti.* daha önce defalarca ailesine yabancı bahis şirketlerinden telefon
geliyor, kendisinin telefon numarası isteniyor.*
evi yoktu ama arabasını kaybetti, anne-babasının arsasını kaybetti, senelerdir anne-babasını on binlerce lira borca soktu. çevresine, iş arkadaşlarına, akrabalarına belki on binlerce lira borç taktı. artık son noktaya geldik. itiraf edip de tedavi olmak istedikten sonra bir şeyler yapmak istiyoruz. bilgisi olan ya da daha önceden tecrübe edinenlerden destek bekliyorum. sanırsam ille de psikiyatriste tedavi olması gerekiyor.
navarro7:
Eğer
iyi bir işin, güzel bir eşin varsa ve sen sürekli kumar oynuyorsan aptalsın
demektir. kayıpların asla geri gelmeyecek ama gelecek avuçlarında. çok tanıdım
böyle insanlar. karısı terk ettiğinde beş yaşında olan kızı şimdi başka bir
adama baba diyor. eğer işsizsen ve neyine güvendiğini bilmeden hala oynuyorsan
asla iyi bir işin ve güzel bir eşin olmayacağına inansan iyi edersin. çünkü
kumar aslında ne öldürür ne de süründürür. kumar yalnızca kişiliksizleştirir.
sadece kayıplarını ve kazançlarını düşünmekten, farkında olmadan hayatına dair
şeyleri düşünmeyi unutursun. en son ne zaman sevgi dolu dudakları öptüğünü
unutursun. bir kadına ya da bir arkadaşına değer vermeyi unutursun. kredi
kartlarının rakamlarını ezbere bildiğin halde annenin doğumgününü unutursun.
sonra borçlarından başka bir şey düşünemez hale gelirsin. öğrenciysen ve para
lazım diye kumar oynuyorsan boşuna okuma bırak okulu, aklın başka yerde senin.
gir bir işe çalış belki para kazanmanın zorluğunu anlarsın, babanı anlarsın.
hayat
hepimiz için akıntıya karşı kürek çekmektir. kumarbazlar ise artık kürek
çekmeyi bırakmış, akıntıya kapılıp giden zavallılardır. kaybettiğin sadece para
değil unutma; önündeki iki, üç, belki on yıldır. tüm bunları bi arkadaştan
biliyorum elbette. herif eroini bıraktı, sigarayı ve kumarı bırakamıyor.
bu
site okunuyor diye yazıyorum bunları. bir gün yurtdışında bir casinoda 30 bin
euro kazanmış. otel odasına döndüğünde paraları yatağa sermiş, fotoğraflarını
çekip bana gönderdi. çünkü kumarbazlar bayılır böyle şeylere. kazandıklarıyla
hava atmaya bayılırlar. kayıpları hakkında ise asla doğruyu söylemezler. bir de
kumar masasında kazanırken kalkmak zordur, kaybederken ise imkansızdır. diyelim
ki 30 bin euroyu kazanıp, casinodan ayrılabildiniz. ilk aklınıza gelen şey
borçları kapatmak olacaktır. bravo size. adam oluyorsunuz. ama o arkadaşım ne
yaptı biliyor musunuz? ertesi gün istanbul uçağının kalkış saatine kadar üç
saat boş vakti varken şehri gezip, o parayla sevgilisine, annesine, babasına
hediyeler almak varken, üç saatte bitiremeyeceği kadar parayla alışveriş yapmak
varken, üç saat daha kumar oynamayı seçip casinoya geri döndü. 30 bin euroyu
geri verdiği gibi kartlarındaki kullanılabilir bütün bakiyeyi de kaybetti.
hepsinin başından geçen böyle trajik hikayeler var. hepsinin en büyük sorunu ve
bir türlü çözemedikleri bu.
meksika yerlilerinin dediği gibi; "eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur." kumar bağımlıları parmağa ve güneşe bakanlardır, siz kuştan gözünüzü ayırmayın, özgürlüğünüze sahip çıkın. güne ulaşmak için yürüdüğümüz gece gelecek.
trosky:
benim
tanıdığım bir araştırma görevlisinin gelecek 20 yılını böyle yediğini gördüm.
borçlar ödenemez oldu iş bırakıldı. babası evde peynir ekmek bulursa ancak
besliyor bunu.
tefecilere
mi düşmedi, akrabalardan, dostlardan aldığı parayı mı yemedi. en yakın
arkadaşının düğün yapacağı parayı alıp onu da yedi.
siz
düşünün üniversitede hocaydı. şimdi sigortasız iş bulup çalışsam, sigorta oldu
mu maaşı icra keser diye düşünüyor.
bu iş
şaka değil.
yıllarca
sakladı bizden, türlü yalanlar söyledi, sürekli para istedi, bazen ödedi, bazen
ödeyemedi. en son 15 tl için aradı beni. çok üzülüyorum, içim kan ağlıyor ama
atmıyorum parayı. çok sevdiğim insandı. ne yapsam bilemiyorum.
ikimiz
hep yurtdışı gezme hayali kurardık. aynı zamanda farklı işlere girdik. ben 10
taneden fazla ülke gezdim, eğlendim. döndüm evimi aldım. evlendim, şimdi
çocuğum olacak. onun benden çok daha güzel işi vardı, daha iyi maaş alırdı ve
daha itibarlıydı. fakat bulunduğu şehirden dışarı çıkmadı, hatta bulunduğu
odadan dahi, iş dışında, çoğu zaman adımını atmadı. internet üzerinden her
şeyini kaybetti. en son işini de bıraktı.
gördüğüm şey ise bunun tedavisi, her bağımlılık gibi sosyalleşmedir. kız arkadaşınız yoksa mutlaka olsun hayatınızı paylaşın.
obebek:
bulaşmayın,
sadece para kaybetmeyeceksiniz.
saygınlığınız, arkadaşlarınız, sevgiliniz, dostunuz, akrabalarınız ve belki aileniz gidecek ama en çok da hayatınız gidecek. zaman satın alınmıyor. dönüp geriye bakınca acı çekeceksiniz keşke daha güzel yaşasaydım diye. sevgiliniz gidecek yalnızlıktan acı çekeceksiniz. kumarbaz yalnız kalır bu yalnızlık parasızlıktan beterdir. yapmayın daha ne diyeyim amk?
sultansuyu:
geride
kalan tüm bağımlılıklardan zerre kadar farkı yoktur. çaresizlik duygusuyla
kıvranan arkadaşım, kalanı için sana sesleniyorum
donuna
kadar battığını düşünüyorsun. öncelikle bu düşünceden kurtul. nice
bağımlılıklar tanıdım, nice kurtuluşlar... kurtul bu seni erindiren düşünceden.
düşmanın o senin. yamyamın o senin. sonra unutma, seni içinde bulunduğun duruma
iten nedenlere takılı kalmak, tıpkı bir salıncakta sallanır gibi ilmiği
boynunda yaşamaya benzer ancak seni beklediğini sandığın dar ağacı; celladın
olmak için hiç de hevesli değildir. o senden devamlı koparmaya bakar. buna izin
verecek misin? sakın ha!
silkelen
ve kontrolü eline al...
dünya,
hiç de düşündüğün kadar amaçsız, kaidesiz veya öylesine bir oyun gibi
karşılıksız bir yer değil. geçici bir süre ikamet etmek üzere bulunduğun bu
yere dair beklentilerini ölçülü tut. gel önce kendinle kıyasıya çarpıştığın bu
anlamsız savaşı bitirelim. çünkü hiçbir katmanda kazanan sen olmayacaksın.
bitirelim, kazanan sen ol.
sana
ait olduğuna emin olduğun ne varsa tekrar düşün. dürüst ol, sana ait mi
gerçekten? yoksa bir gün, belki de bugün kayacak mı ellerinden? şeylere ait
olma, şeylerden aidiyet bekleme. her şeyin geçici olduğunu hatırlamak gibi bir
alışkanlık edin. kolayca kazanmak, kolayca edinmek, kolayca kavuşmak istiyor
olabilirsin...
diren
arkadaşım, kolayca edindiğin her neyse bil ki zorbalık ederek gidecektir.
üstelik kendi tastamam giderken, seni azaltacaktır. her şey gelip gidici
arkadaşım. sen de öylesin.
sınırlarını
bil arkadaşım. elbette mücadele etmelisin fakat sınırlarını bil. bazen çok da
zorlamamak lazım, bunu biliyorsun. nasip demeyi de bil. doğru tercih yap.
olmayanlar için şikayet etmektense, olanlar için şükret. kendini madde ile
tanımlama. maddeye tapanları umursama. madde nedir ki allasen? sadece
"ihtiyacını" karşıla ve gitmesine izin ver. aksi halde seni ele
geçirir.
oysa
sen bir anlam denizisin arkadaşım, suyun elbette tuzlu olacak. için için
boğulmak da nesi? kah derine dal kah sığına yüz. seni, yarattıklarının
tamamından üstün kılan bir yaratıcın var. kabul et, sığın, keşfet.
zamanlardan
sadece bir ansın. şu koca yanılsamada tek büyük sır sensin. aynadaki yansımana
bak, zahirden ibaret değilsin.
karar ver ve terk et.
halitkin:
yakın
çevremden şahit olduğum kadarıyla şunu söyleyebilirim ki bu bağımlılıkta
kaybedilen paralar devede kulak. paranın yanında kaybedilenler: aile,
akrabalar, eş, çoluk çocuk, dostlar, psikoloji, itibar, sosyal hayat ve aklıma
gelmeyenler... hepsini açmaya gerek yok ama kısaca bahsetmek gerekirse
ailenizin ve dostlarınızın güvenini kaybedersiniz. onlardan borç istedikçe size
olan güvenlerini zedelerseniz ve şanslıysanız çevrenizde olmaya devam ederler.
şanssızsanız evlatlıktan reddedilir, arkadaşlarınız tarafından dışlanırsınız.
•
evliyseniz karınızı/kocanızı, ilişki halindeyseniz sevgilinizi kaybedersiniz.
nitekim hiç kimse varı yoğu kumar olan biriyle birlikte olmak istemez. hiçbir
şekilde sizinle ilgili gelecek planları yapmaz.
•
konser, sinema, tiyatro gibi sosyal aktiviteler anlamını yitirir. keza arkadaş
ortamlarında ne sohbete dahil olabilirsiniz ne de eğlenebilirsiniz. gözünüz
sürekli telefonda olur ve maçları takip edersiniz. sıçarken bile telefona
bakarsınız. ne gittiğiniz filmden ne de yediğiniz yemekten keyif alırsınız.
yaptığınız seksin bile tadı olmaz.
•
psikolojiniz altüst olur ve sağlıklı düşünme, mantıklı karar verme gibi
yetilerinizi kaybedersiniz. geceleri gözünüze uyku girmez. girse de rüyanızda
bile kumar görürsünüz. bir nba maçına bahis yaptıysanız o saatte uyuyor olsanız
bile beyniniz sizi uyarır ve maç saatinde uyanırsınız. o maç sonuçlanana kadar
rahat uyuyamazsınız.
•
gittiğiniz hiçbir ortamda itibarınız olmaz ve saygı duyulmayan biri haline
gelirsiniz. adeta parmakla gösterilirsiniz ve insanların tiksinç bakışlarına
maruz kalırsınız.
•
ihtiyacınız olan şeyleri bile almaz ve "ona vereceğim parayla kumar
oynarım ve paramı katlarım." diye düşünürsünüz. size küçük mutluluklar
yaşatacak şeylerin hiçbir önemi kalmaz. vitrinde beğendiğiniz bir ayakkabı
gördüğünüzde ayağınızdaki yırtık ayakkabıya bakıp "bununla idare
ederim." deme noktasına gelirsiniz. bu dediğim en iyi ihtimal. en kötü
ihtimalde kiranızı, faturalarınızı, kredi kartı borcunuzu kumara yatırırsınız.
bu
konuda kimsenin anlamadığı ya da anlamak istemediği mevzu şu: önemli olan
kazanmak ya da kaybetmek değil. kazansanız da, kaybetseniz de bahis sonuçlanana
kadar aklınız orada olur. haliyle o bahis sonuçlanana kadar hiçbir şeye
odaklanamazsınız. kazanırsanız eyvallah, anlık bir mutluluk yaşarsınız ama bu
mutluluk bir sonraki bahse kadar yerini gergin bekleyişlere, strese ve kaygıya
bırakır. hani bir laf vardır ya "allah'ım zenginin derdini bana
verme." diye. bunu kumara uyarlarsak "allah'ım kazanan ya da kaybeden
bahsin derdini bana verme." diyebiliriz. çünkü kaybetseniz giden paranın
derdine düşersiniz, kazansanız bir anlık mutluluk ve "başarıyorum!"
hissiyle yeni kayıpların kapısını aralarsınız. nitekim dünyada kumar üzerinden
düzenli gelir elde edip hayatını idame ettiren kimse yok. olsa kumar diye bir
şey olmazdı zaten. çünkü oynatanlar kaybederdi. "her zaman kasa
kazanır." lafı boşuna söylenmiş bir laf değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder