30 Nisan 2021 Cuma

Piercingtakanseyh:

bugüne kadar şahsımda gördüğüm en etkili yöntem maddi yönetimi çok güvenilir birine (aile, eş, yakın arkadaş) kısmi ya da tamamen teslim etmek oldu.

para yoksa bahis de kumar da oynayamıyorsun biraderim. okuduğum kadarıyla bazı psikiyatristlerin de önerilerinden birisi bu. patolojik kumar/bahis oynama alışkanlığı bir çok yönden dürtü kontrol bozukluğuyla iç içe girmiş durumda. ve bırakmanın en zor yönlerinden birisi de bu oynama dürtüsüne engel olamamak.

burada elinizde para yatırma açısından kolay bir imkan olmadığı zaman o dürtünün üstesinden gelmek çok daha kolay oluyor. çünkü anlık bir istekle oynamak istiyorsunuz ve o anda siteye para yatıramadığınız durumda oynayamıyorsunuz. bir kaç dakika veya belki bir saat sonra kendinize bakınca o hevesin kalmadığını görebilirsiniz.

tabii ki bu tek çözüm değil. en önemli çözüm destek almak veya belli araçlarla kendini desteklemek. kitap olur, makale olur, video olur. size bu işin ne kadar anlamsız/keyifsiz olduğunu basitçe anlatacak bir çok araç var. siz bunlardan gerekli bilgileri alıp kendinize telkin edeceksiniz. telkin telkin telkin.

sonra da anlık dürtülere karşı savaşmanız gerekiyor. ben burada kartımı sadece bankamatikte veya alışverişte kullanabileceğim şekilde kullanmaya başladım. kredi kartlarımı iptal ettirdim. birden fazla bankada olan hesaplarımı kapattım, şu anda sadece maaş hesabım duruyor. onun da internet bankacılığı'na erişimim kısıtlı. böylelikle sitelere para aktarma kısmı benim için hemen hemen imkansız hale geldi. bu şekilde kısmi ama ciddi bir kontrolü sağladım.

belli bir süre oynamadıkça o heyecan/istek de kayboluyor zaten. önemli olan bu işten tam manasıyla belli bir süre uzak durmak. çünkü dün bahisi bıraktın, bugün/yarın tekrar oynadığın zaman o döngü devam edip duruyor. o döngüyü kırarsan, bu alışkanlıktan kurtulacaksın. zor ama yapılamayacak bir şey değil.

ömrünü siktiriboktan maçlarda gol olmasını bekleyerek veya slot oyunlarında free spin bekleyerek geçirmenin hiç bir anlamı yok. hem maddi hem manevi kaybına sebep olan bu saçmalıktan uzak kaldığın her dakika sana kar kalacak.

Sergezer:

40 yaşında bir tanıdığım, bu bok yüzünden 10 yıldır çalıştığı iş yerini soydu, kupon yatınca kurtarmak için bir daha soydu o da yatınca intihara kalkıştı. allahtan kurtuldu ama haliyle işten kovuldu ve inanılmaz bir sosyal çevre kaybına uğradı. bulaşmayın, büyük tehlike.

Nodanger:

şu anda bu bahis bağımlılığı yüzünden ev kredisini ve kredi kartını ödeyemeyen (yaklaşık 50 bin) aylık ücreti asgari ücretin biraz üstünde olan bir arkadaşım var. bankalar ve icra takipleri peşinde ailesinden aranmayan kalmadı oğlunuzun borcu var diye. o ise hala o kuponumu yapsam şu maçımı oynasam derdinde… ki tüm maaşını 3-5 kupona harcayabilen bir arkadaş. paramız yok ama versek şu borcunu bi kapat diye belki 2 ye katlarım diye onunla da bahis oynar…

bu bağımlılık böyle bişey. allah düşmanıma bile vermesin bu zehri…

cizgici:

bir tanıdığım var. adamın maaşını karisi asla bilmez ki devlet memuru , esnaf değil yani. isten eve gelince salona girer, kapıyı kilitler , bilgisayar basinda takılır. telefonu şifrelidir. hic mi bir seyden suphelenmiyorsun demistim, hayır demişti kadın.

adam bahis oynuyormuş. bu adam müdür. devletin parasiyla haşir neşir. senelerdir devletin parasını tirtiklamiş. ne kadar yediğinin hesabını yapamadilar. maasini kadin 4.500 gibi tahmin ederken , adam mahkemede hakim sorunca söylüyor, meger 7.500 tl maaş alıyormuş. senelerce kadına kendini acindirdi, ben ne kadar maaş alıyorum benim etim ne budum ne diye. kadın fakir gibi yaşadı. kadinin ailesi hep destek oldu. bir sürü de kredisi çıktı bankalarda. kadin evi arabayı satti kredileri kapattı. bildigin sokakta kaldi iki cocuguyla. resmen bir dram yasandi.

neyse, sonuç, adam tabi ki cezaevinde. kadin en son boşanma davası da açmıştı. ne oldu bilmiyorum.

çok beter bir illet , uzak durun.

mami6134:

diğer bağımlılıklarda olduğu gibi gün saymak gerekir.kendi adıma konuşursam on sekiz aydır oynamiyordum pandemi ve yasaklar derken geçen ay ufak miktarda başladım(ettiğim yeminler tövbeler falan hep yalan oldu) on gün sonra tek maça bin lira basma kivamina geldim.tek şey artık bahis sporun her türlüsüne oynamaya (güney amerika'da barcelona diye takım var mesela) başladım tamamen kontrolü kaybettim her zaman ki gibi tek maçtan yatmalar son saniye basketleri falan.

beş gündür ne tahmin etsem tersi oluyor psikolojine de girince aslında bırakmam zararın neredesinden dönersen kardir mentalisine girmem gerekiyordu ama tabi öyle olmadı zararı çıkarmak icin yapılan yüksek tutarlı kupon bahisciler için tehlikeli kupondur tabi beş saat önce bu sakinlikte olmadığım için efes 16,5 tofaş beşiktaş maçına 1 den 1 oynadım ve tofaş 22 sayıdan play-off maçını verdi ondan önce alanya küme düşen erzurum'a iki sıfırdan kaybetti(şike falan gibi saçma şeyler söylemeyecegim tabi ki)zarar da otomatik ikiye katlandi ulan işin kötüsü kaybettikce sakinlesiyorum.sonuç olarak beş saattir bahis yapmıyorum bakalım bu sefer ne kadar sürecek.(türk lirası bakiyemin sifirlanmasinin etkisi tabi bunda önemli ufak bı dolar bakiyem var onu da bitirirsem rahatlayicagim allah'tan bakmakli yükümlü olduğum benden bir beklentisi olan insan yok hayatımda bu iyi bir şey mi orasını bilemiyorum ama durum bu)

recomen:

bahis, casino vb. ciddi bağımlılıktır arkadaşlar. üniversitede okurken ufak tefek iddia, ganyan falan oynardık. bir kupona 15 maç yazıp, tutmasını bekleyip hayaller kurardık. belki de tutmayacağını hep bilirdik ama o hayalleri düşünebilmek için bir araçtı bizim için. daha sonra haftasonları iddia için özel oluşturulmuş yerlerde geçirmeye başladık. 2-3 hafta sonra ben ne yapıyorum kendime dedim ve koşarak uzaklaştım o ortamdan. derslerime gitmiyor, sabah japonya ligi, öğlen amatör ligler derken, ingiltere'deki köpek yarışlarına bile bahis yapıyorduk. aman allahım, resmen cehalet. işin ilginç yanı bu da değil. ben kurtuldum o ortamdan ama 2 arkadaşım kurtulamadı. önce bilgisayarını satılığa çıkardı sonra telefonunu. bunlar da bitince yemek için bize gelir oldular. bir şekilde o kumar için para buldular. okul bitti, aradan 2-3 sene geçti. ilişkiyi kesmiştik, senede bir doğum günü mesajı atıyorduk birbirimize. ikisinin de haberi art arda geldi. aralarında 6 ay vardı ya da yok. biri vapurdan atmış kendini biri av tüfeği ile... şimdi mekanları cennet olsun diyeceğim ama inandığım dine göre öyle bir şey mümkün değil. allah affetsin onları da bu illete düşmüş olanları da. kurtulmak için elinizden ne geliyorsa yapın arkadaşlar, alabildiğiniz tüm desteği, tüm yardımı almaya bakın.

johnny sinse benzeyen kel:

lise yıllarımda 50 kuruşla başlayan şuan on binleri basmalara kadar giden iğrenç bir bağımlılık.

bunun sonu yok arkadaşlar,kaybettiğimi kazanayım derken daha çok içeri girdiğiniz bir sazan sarmalı.

10-15 yıldır çok defa bırakmayı denedim öğrenciyken kayıp belli bir orandayken iyi bir işe sahipken çok daha fazla olmaya başladı.10 kazansam 50 belki 100 gidiyor.bu noktada eğer bırakmayı beceremezsem hayatımın geri kalanı bana cehennem olabilir.

kimseye bahsedemediğiniz içinizi kemiren bir durum.

burayı okuyan lise yıllarındaki arkadaşlarım,büyüklerim kazansanızda kaybetsenizde sonu olmayan bir yoldasınız.ben artık olaya kaskosuz bir arabayı pert etmiş gözüyle bakıp kaybettiklerimin peşinde koşmama kararı aldım,umarım sizde kendinize bu yola girmeden farklı heyecanlar bulursunuz.

tenis sevdalisi:

yıllar önce çok canımı yakan illettir.

illet diyorum gerçekten ölümüne bağımlılık yapıyor. insan benliğini yitiriyor. kimseyle konuşmak istemiyorsunuz. asosyal bir hayatınız oluyor. borç batağına battığınız zaman bırakıyorsunuz. çünkü artık paranız kalmıyor.

taratara:

evet bahisten uzun vadede kimse kazanamaz. kazandığını söyleyen de yalan söyler. sen, kendini bahis sistemini çözmüş, para kazanacağını sanan arkadaşım, düşündüğün kadar zeki değilsin. zaten zeki olmadığın için başka işlerde zengin olamayıp bahis sitelerinin örümcek ağına takıldın. zararın neresinden dönersen kârdır. o kaybettiğin zararı asla bahisten çıkaramayacaksın, çünkü dediğim gibi, kafan çalışmıyor. sadece senin değil, kimsenin kafası bahis sistemini alt edecek kadar çalışmıyor. hayatını futbolcu ve teknik adam olarak geçirmiş insanlar dahi bahisten kazanamazken, sen nasıl kazanacaksın einstein?

28 Nisan 2021 Çarşamba

nukleer enerji:

bu tehlikeli bir bağımlılık. bunun farkında olmak çok önemli. bakın birçok örnek verilmiş, bu şaka değil. insanların hayatını karartır. sigara, alkol bağımlısı daha çok kendine zarar verir, bu bahis denen illet eşinizi dostunuzu da bitirir. bir gün bakarsınız en yakınlarınız telefona çıkmıyor. giden paranın peşinden koşmayın. koştukça daha çok kaybedeceksiniz. bırakın giden parayı hayatınızı kurtarmanın sadakası olarak görün.

bu başlıkta bahis şirketlerinin reklamı olması da ayrı bir konu olur.

Keyifal:

bak güzel kardeşim, bu başlığı okuyorsan eğer; yanlış anlama ama büyük olasılıkla ya boka batmışsındır ya da hızlı bir şekilde freni boşalmış kamyon gibi uçuruma doğru son sürat yol alıyorsundur. işte bu yüzden bu başlığa yazmak istedim, sadece senin için! olur da bırakmana vesile olursam, belki bana teşekkür edersin ve ben de mutlu olurum diye buraya yazıyorum. olur ya sözlük dışından da okuyan eden olur, belki birilerinin hayatına bir dokunuş yapmış olurum, kim bilir.

bu yazdıklarımı çok ama çok dikkatlice oku ve yol yakınken bırak bu işi güzel dostum. çok ciddiyim bak! biliyorum kolay değil, çokça kez denedin, kendine kızdın, kendinden nefret ettin, yeri geldi ağladın, yeri geldi sövdün, yeri geldi üstüne başına alacağın, tatile gideceğin, kız arkadaşını ya da erkek arkadaşını mutlu edeceğin, çocuğunu sevindireceğin, aileni rahat ettireceğin, seyahat edeceğin, kendini ödüllendireceğin, kitap alacağın, güzel bir yemek yiyeceğin, kısacası kendine yatırım yapacağın tüm paranı bu bataklığa gömdün.

sonra ne yaptın? söyleyeyim sana hemen; hırs yaptın! dedin ki "ben bu zararı kapatırım aga, hatta kara bile geçerim, yok yok hatta ben bu bahisten parayı koyar, vallahi gül gibi de geçinirim" dedin dimi? işte orada dur güzel dostum, öyle bir dünya sana yemin ederim ki imkansız. bu kısır döngü sen bu illeti bırakana kadar devam edecek buna emin olabilirsin. hep kendine kızıp, sonra yeniden bu sarmala gireceksin, işte bu yüzden kendine söz ver! hemen sil o uygulamayı, hemen aynada kendine bak ve bu kişinin sen olmadığına, bu zamana kadar harcadığın paranın bu illetten kurtulmak için sana büyük bir ders olduğuna, hatalarından çıkarımlar yaptığına, kendinin kıymetli olduğuna, hayatın güzel olduğuna, önünde güzel günlerin olduğuna acilen kendini inandır, çünkü gerçekten de öyle, güven bana. şimdi ayağa kalkma zamanı dostum! eskiyi unut, harcadığın parayı, umutsuzluklarını, yorgunluklarını, çaresizliklerini herşeyi ama herşeyi unut, bu sana büyük bir ders oldu çünkü! kalkıp yoluna devam et ve zararın neresinden dönersen kardır sözünün keyfini çıkar.

çok değil bak, bundan 2 hafta önce ben de bu bataklıktaydım dostum, o yüzden seni çok ama çok iyi anlıyorum, bu satırları nasıl da dikkatli okuduğunu çok iyi biliyorum, çünkü bırakmak istiyorsun! kendimden bahsedeyim; abartmıyorum sana, aylık en az 5 bin tl bu lanet şeye harcamışımdır. son 3 ya da 4 senedir kesintisiz oynadım ben bu iğrenç oyunu. yasa dışı filan da değil ha, bildiğin iddaa bayisine giderek başlayan süreç, sonrasında yine internetten türkiye'de bilindik üç beş platformadan biri olan yasal bir siteye üye olarak devam etti. hemen hemen her gün oynuyordum da ve inan bana kaybettiğim parayı da artık sen hesap et.

tam bir bataklık bu döngü, bataklık diyorum çünkü gerçekten de tam bir dipsiz kuyu bu illet biliyorum. insanın zamanını, psikolojisini, hayatını, kişiliğini, kısacası tüm benliğini ele geçiren ve değiştiren bir kemirgen de diyebiliriz buna. sonu olmayan bir yol resmen, bir yere varmak istiyorsun, pedal çeviriyorsun ama olduğun yerde sayıyorsun. resmen bu şekilde düşünebilirsin içinde bulunduğun bu durumu. bu arada öyle boş bir tipte değilim he söyleyeyim. yabancı dil bilen, kendini geliştirmiş, gayet sosyal, çevresinde sevilen, yakışıklı, sohbeti güzel biriyim de diyebilirim sana. ama bu illet var ya bu illet, seni tamamen değiştirmeye çalışan, içini kemiren, benliğini tutsak eden boktan bir bataklığa seni sürükleyen bir çukur resmen, paçalarına yapışıyor ve kolay kolay gitmiyor. bu belaya bulaştıktan sonra toplum içinde başka, arka planda bam başka bir kişiliğe bürünüyorsun, ne dediğimi çok iyi anladığını düşünüyorum. yani seni sen yapan tüm değerlerini yitirmeye başlıyorsun. ama şimdi ayağa kalma zamanı güzel dostum, yukarıda da yazdığım gibi geride bırak, ciddiyim sadece geride bırak ve paranın cebine kaldığını, zamanını verimli geçirdiğini, hayattan çok daha keyif aldığını, aldığın nefesin güzelliğini, yediğin yemeğin tadını, bir dost sohbetinin, sevgilinin, eşinin dostunun elinin tutmanın, hayatı ıskalamamanın, sevdiğin müzikleri dinlemenin, spor yapmanın, kahve içmenin, yürüyüş yapmanın ve sonsuza kadar seni sen yapan tüm güzel şeylerin keyfini çıkar. harcadığın parayı da büyük bir ders olarak gör ve yaşanması gerekiyormuş da yaşamışsın gibi düşün. karar al ve bırak benim gibi. tek yapman gereken şey karar almak ve uygulamak ve inan bana hiçte zor değil. bunu sana bu işe ciddi para ve zaman harcamış bir birey olarak, bir dostun olarak söylüyorum. bundan sonra, evet evet şu dakikadan sonra mutlu olmak istiyorsan yapman gereken tek şey bir daha asla bu illeti oynamamak! ayağa kalk ve yürü, sen güçlüsün ve inan bana çok değerlisin. seni sevenleri ve en başta da kendini üzme, kendinin kıymetini bil.

ben karar aldım ve bıraktım, inan bana sen de bırakacaksın yeter ki iste. şu dakikadan sonra bak nasıl da güzelleşecek hayatın, güven bana. geride bırak, ders al, kararlı ol ve bırak. inan bana kaybettiklerini fazlasıyla normal yoldan kazanacaksın, oynamadığın her saniye hem kişiliğin hem de cebin yerine gelecek. gecenin bir yarısı hatta sabahın köründe bu satırları senin için yazdım, çünkü yarın evdeyim ve biraz önce sevdiğim bir filmi bitirdim ve buraya girince de yazmak istedim. çünkü uzun zamandır bu başlığa yazmak aklımdaydı. mutlu olmak senin elinde. seni düşünen bir dostun olarak mutlu kal diyorum.

dont die:

hayatımın bu dönemini zehir eden bağımlılık. 29 yaşındayım, 18-19 yaşından beri iddaa oynuyorum. ama hep ''eğlence'' mantığıyla oynadım bu zamana kadar. benim için bir hafta sonu aktivitesiydi iddaa oynamak. çok ufak miktarlarla, 20 lira yatırıp 100 lira aldığımda mutlu olacağım veya o 20 lirayı kaybettiğimde ''olsun, eğlendim'' diyeceğim şekilde oynadım. kuponlar yatınca da üzülmedim, maç takip etmeyi seviyorum benim için büyük eğlence. evet tam 10-11 sene bu şekilde irademi kaybetmeden oynayabildim.

ne olduysa bilmiyorum ancak 2 ay önce artık eğlence olmaktan çıkacak miktarlarda oynamaya başladım. sürekli kaybedip, sürekli telafi amaçlı para attım hesaba. ''şu miktarı yakalayınca bırakacağım'' diye avuttum durdum kendimi. hayatımda hiç bir şeye bağımlı olmadım, irademe hep güvendim. ama şu an ne yaptığımın farkında değilim, zihnim teslim alınmış gibi. böyle bir şey yaşayacağımı söyleseler güler geçerdim.

en son kafamda bir miktar belirledim, kaybettiğimin yarısı kadar bir miktar. bu miktara ulaşınca bir daha oynamayacağım, kaybın yarısı da kalsın lanet olsun dedim. düne kadar bu hedefe çok yakındım. hemen hemen yarıya yaklaşmıştım. dün ne olduğunu bile anlayamadan hesaptan uçtu gitti para.

2 ay önceye dönsek, o para hesabıma geri gelse 5 kuruş dahi yatırmam. ama iş işten geçti, giden gitti. şu an beynimin yarısı ''son kez para at son bir çıkış dene'' derken, diğer yarısı ''giden gitti kendine gel bırak artık'' diyor. insanın kontrolünü kaybetmesi berbat bir şeymiş, bu yaşıma kadar kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.

hukuksuz ulkenin hukukcusu:

tavsiye vermeyi sevmem ama şunu söylemeden geçmek istemiyorum. bahisten 10 alırsanız 20 kaybedersiniz. hiçbir zaman artıya geçme şansınız yok. ben artıdayım diyen yalan söylüyordur, böyle bir ihtimal yok maalesef. benim geçmişte yaptığım gibi bahsi bir hafta sonu aktivitesi olarak düşünün, bu şekilde mutlu olacaksınız. para kazanma hırsına kapıldığınızı hissettiğiniz anda bırakın kayıp büyümeden. çünkü hiçbir zaman kazanamayacaksınız, emin olun.

friendship:

en yakın arkadaşım 2014-2015 senesinde çalıştığı iş yerindeki elemanlarla başladı iddia kuponu yapmaya.maç izlemez, takım tutmaz spor bile yapmayan birisi.ben o dönem sadece spor üzerine yayın yapan bir tv kanalında çalışıyordum ana kumanda olarak.whatsapp gruplarında maç paylaşıyorlar ortak kupon yapıyorlardı.o dönemde kızar ve dalga geçerdim.benimle beşiktaş maçı bile izlemezdi.sonra iş değiştirdi masa başı iş.müdürü tombala oynuyormuş ona başladı, sonra rulet.son yıllarda ise jackpot.cenazede, camide, spor salonunda koşu bandı üstünde, sinemada.imkan bulduğu her yerde oynuyordu.dolandırıcı facebook grupları, whatsapp gruplarına para bayılmalar, sahte bahis sitelerine para yollamalar.iş çığırından çıktı.annesinin üstüne kredi çekmeler, annesinin kredi kartını habersiz kullanmalar, eş dost arkadaş borç almalar, evkurdan telefon alıp satmalar, turkcell hattı üzerinden laptop alıp satmalar.şuan 100 bin den fazla kredi borcu, kartlar, ödemeler derken geçen gün dedim ailenle konuş dibe batıyorsun artık hatta battın.33 yaşında 250 bin tl den fazla borç.yazık ev yok, araba yok, tatile gitmişliği yok,üstüne başına bişe alacak durumu bile yok.psikologa gitmesi yardım alması getektiğini kafasına soktum.ama dün hattı üstüne takrar telefon almış mesajı geldi.

işte ülke bu noktada.geçen ay dudullu dan bir polis memuru aramış.ifadeye çağırıyorlar 10-20 bin arası bi ceza çıkabilirmiş.

27 Nisan 2021 Salı

numbaly

kurtulması en zor bağımliliktir. 18 yılda kaybettiklerimin haddi hesabı yok. en sonunda ailemi ve 2 çocuğumu kaybedecektim pamuk ipliğine bağlıydım. ailemin ve eşimin yardımı ile kurtulmaya çalışıyorum. henüz daha 2.haftasındayım şimdilik her şey çok yolunda gidiyor. dışarı çıkınca arabaları görüyorum ve her önünden geçtiğim arabaya bakıp “bahis oynamasaydım bundan alabilirdim” diyorum kendime kızıyorum.

patapatataptap:

bahis bağımlılığı ile kumar bağımlılığının ne farkı var diyenleri gördüğüm bağımlılık türü.

fark var arkadaşlar, kumarhanede kumar oynadığınızda kumarhaneden çıktığınız an kumar biter. ama bu spor bahisleri başka, bunlar 24 saatinizi alır. evet uykudayken bile alır vaktinizi. rüyamda oha oran çok iyi lan diye heyecanlanıp uyanıp kontrol ettiğimde rüyamdaki kadar yüksek olmadığını görürdüm ben mesela. bahis bağımlılığı akıllı telefonlar ve internet ile başka bir boyuta ulaştı. at yarışı gibi değil bu, eliniz sürekli telefonda, en çok internet tüketen uygulamanızın maçkolik olduğunu düşünün. kimseyle muhabbet de edemezsiniz aklınız sürekli maçta, gözünüz sürekli telefonda olur. bir reklam mesajı gelince aha gol bildirimi diye telefona sarılırsınız.

kaybedilen paralardan bahsetmeyeceğim hiç, herkes bahsetmiş zaten. eskiden ara ara oynardım, öğrenciydik limitimiz belliydi. ama işe girip çalışmaya başladıktan sonra hiç bulaşmadım. benim bu illetten kurtulma hikayeme benzer bir durumu bir arkadaş yukarda yazmış. çok güzel kuponlar yaptım kazandım kaybettim risk satın alıyordum çünkü, heyecan satın alıyordum. bungee jumping yapan adam bedavaya mı yapıyordu sanki ? sanat eseri demiş arkadaş, evet sanat eseri gibi bir kupon yaptım. hem de daha oranlar bile belli olmadan, maçlardan 3 hafta öncesinden. bu 3 haftada müthiş olaylar oldu, oynayacağım takımların rakipleri sakatlıklar yaşadı, kart cezalıları oluyordu. bahis alacağım takımlar ise çok iyi gidiyordu. her şey yolundaydı 3 maçlık bir kupon yaptım. o dönem için kendimce büyük bir parayı gönül rahatlığı ile yatırdım. hissettiğim şey bahis heyecanı değildi, hırsızlık yapıyormuş gibi heyecanlanmıştım. oranları değiştirirler, " sen bizi mi zikiyon lan" derler diye korkuyordum. o kadar emindim ki kazanacağımdan. sonra ne oldu, ligde kafaya oynayan takım kupa maçı yarı finalinde 2. ligdeki bir takıma 90 dakika tek gol atamadı. ulan dedim bu kupon tutmamışsa, hiç bir kupon tutmaz.

bakın bu işte " ben araştırıyorum, takip ediyorum. form durumuna bakıyorum, sakatlık kart cezası takip ediyorum" falan yok. bir arkadaşım vardı kulüp başkanlarının, futbolcuların özel hayatlarını takip ediyordu. bir gün geldi banko maç var dedi, rakip takımın forveti eşiyle boşanıyormuş morali çok bozukmuş maça çıkmama ihtimali var ama çıksa bile performans gösteremez. bu fırsat kaçmaz dedi. evet o cümleyi kurdu, "bu fırsat kaçmaz, bir daha gelmez" gibi cümleler max bahis limitinizi arttıran eşik cümleleridir. o karısından boşanan puşt da 2 tane sallamıştı bizim takıma. evet ben de o fırsatı kaçırmamıştım.

portakalreceli:

lütfen ama lütfen eğer içinden çıkılamayacak bir durumdaysanız ya desek alın ya da şöyle bir silkelenin ve kendinize gelin lütfen.

kendi öz abimi içerisinden zorla çekip çıkardığımız bir durum bu. çok şükür bin şükür geride kaldı o dönem ama ailevi olarak o kadar yıprandık o kadar kötü günler yaşadık ki inanın sonuçlarının bu kadar ağır olacağını bilseniz bu merete hiç bulaşmazsınız.

abimde ilk zamanlar ufak ufak oynayanlardanmış, sonradan sonraya öyle bir batmış ki kendisi çareyi gelip en sonunda bize anlatmakla buldu.

normalde abim bizimle öyle pek konuşmaz ama yine de vakit buldukça hep bir şeyler yapardı. o zamanlar da her şey öyle normal gidiyordu ki başımıza böyle bir şey geleceğini hiç tahmin etmezdik.

hiç unutmuyorum ağlaya ağlaya geldi eve, çok çok korktuğumuzu hatırlıyorum. önce baya bi ağladı sonra 60 bin nasıl batırdığını anlattı. psikolojisi bozulmuş, bir ev parası batırmış, önceleri çok kazanmış sonradan içinden çıkamamış, cebindeki beş lirayla bile oynamış bir sürü bir sürü şey.

ne annem ne babam ne de kendim çok uzun zaman toparlanamadık. parasında gözümüz yoktu lanet olsun dedik elimizdeki avucumuzdaki ne varsa sattık kurtardık banka borçlarından ama psikolojisi ve kendisi için çok endişelendik.

önce telefonunu teslim etti bize, arabasının anahtarlarını, elindeki tüm parasını ve beni iyileştirin diye doktora götürmemizi istedi. ne kadar korktuysa iyileşmeyi o kadar istiyordu ki, hemen tedavi almaya başladı, ilaçlar kullandı, bu pisliği oynadığı arkadaşlarıyla konuşmayı kesti, akşamları eskiden olduğu gibi hep beraber oturup konuşmaya başladık ve abimin 2 senelik korkulu rüyasını çok uzun sürse de çok şükür aştık.

bunları anlatmak pek kolay değil benim için çünkü şurada yazdığım üç beş cümle bizim üç senemizi aldı ama eğer kurtulmak isteyenler varsa okusunlar diye yazdım.

her bahis oynadığınızda, bu çukura daha da batıp geri dönüşünüzü, kurtulma ihtimalinizi geciktiriyorsunuz.

geç kalınacak hiçbir durum yok, bunun felaketini tatmış birisi olarak diyorum ki nolursunuz gidip destek alın, istekli olun, kendinize gelin.

bakın bir rüzgar estiğinde sadece tek yaprak düşmüyor, tüm ağaç sallanıyor her dalından sayısız yaprak düşüyor. biz hala korkuyoruz, hala bazen telefonlarını dinliyoruz, sessizleştiğinde kalbimiz çarpıyor. ona inanmaktan başka bir seçenek de kalmıyor elimizde.

eğer sizde kendi kendinize kurtulamıyorsanız o zaman tedavi görün, inanın utanılacak sıkılacak bir şey değil, sadece ama sadece kurtulacağınıza inanın önce.

esasen ne desem bilemedim:

boşanma sebebim olan bağımlılık türü. ne ailesi ne ben toparlayamadık kendine getiremedik.

acı ama sizin için kredi çekecek tek kişi kalmayana, tefeciler kapınıza dayanana, etrafınızda borç isteyecek arkadaşlar tükenene, tam anlamıyla dibe vurana kadar devam eder. o raddeye kadar hala gizli saklı sürüyor.

edit: üslup sert ve acımasız gelmiş olabilir. hatta umut kırıcı. ama kendinize bahane bulamayın tam olarak neyin ortasına düştüğünüzü anlayın diye açık açık yazdım.

firatduman81

benden bir küçük kardeşim aradı: “yine batırdım” dedi. bir kaç yıl önce konuşmuştuk ve bir daha oynamayacağının sözünü vermişti ama yine devam etmiş. bir şekilde oynadığı x firmasının kayıtlarına ulaştım. sadece o sitede son ayındaki kaybı 23 bin tl ve oynadığı en az 2 daha farklı site daha var. gece uyuyamadım, kardeşimin bir otizmli kızı var. ilk yeğenim, kıymetlim. kaç aydır onun için kenara altın atıyordum, ilerde iyi eğitim alsın diye ve bunu kardeşime dahil hiç kimseye söylememiştim. yeniden aradım kardeşimi “borcun ne kadar dürüst ol.” dedim. şu anda 30 bin borcu varmış ve yıllardır biriktirdiği paraları kaybetmiş. öyle, böyle rakamlar değil. 6 rakamlı...

hala bana “şu kadar kazanıyordum da son dakika penaltı kaçırdı, şu kadar kazanıyordum da şöyle oldu.” deyip duruyor. kısacası beyinleri bizim gibi çalışmayı bırakmış. diğer kardeşlerim bu defa destek çıkmayacaklarını-yorulduklarını söylediler. haklılar da. canımı en çok acıtan ev kirasını dahi ödeyememiş olması. bir kaç ev alacak parasıyla bir ev dahi alamamış olması. iyi bir işi iyi bir geliri vardı ve 2015’ten sonra çıldırmışçasına oynamaya başlamış. öncesi de vahim. borçlarını kapatması ve yeniden toparlaması için haftalık 2.500 lira göndermeye başladım. onun için değil yeğenim için. bu parayı her gönderdiğimde “kumar borcu ödediğim için” üzülüyorum ama kardeşim işte, elini çeksen daha da düşer.

psikolojik destek almasını rica ettim ama kendi başına bırakacağını, baş edebileceğini söylüyor. gerçekten ciddi bir bağımlılık ve tek başına yapabilmesinin zor olduğunu da biliyorum. vicdan azabı çektiğini söyleyip duruyor. ve hala göğsümde ağrısı var.

vurgundurgun

yuva yıkandır. bir arkadaşımızın başına gelmişti. ev, araba gitti. ailevi bir çöküş de yaşadı. kaybettikçe daha da hırslanıyordu. tavsiyem iddia oynayanlardan uzak durun. parasal anlamda salça olabilirler size.

24 Nisan 2021 Cumartesi

teleport massive:

tanım: çeşitli oyunlara para vb. maddi değeri olan şeyleri yatırarak o oyunlardan para kazanmayı ''bahis'' ya da ''kumar'' adı altında bir oyun olduğunu düşünüp, kendine veya etrafına zarar verdiğini farketmeyecek derecede kompulsif olarak devam ettirmek.

bağımlılığın adı ve türü yoktur ve her türlü bağımlıya zarar verir. tüm bağımlılıklar bu şekilde işler. her türlü bağımlılık ciddiye alınmalıdır ve bağımlının kendisiyle yüzleşmesi ve bu yüzleşmede olmadığı kadar dürüst olabilmesi gerekmektedir. bağımlılığın köküne inildiğinde hiç bir şeyin çözümsüz olmadığı anlaşılacak ve çözümlenecektir.

hayat boyu sürecek bir savaş verilecekmiş gibi bakılmamalı, bağımlılık yapan şeyi kabul etmeli ve hayatta yola devam edilmelidir. bu süreçte etrafta yargılayacak insanların bulunacağını unutmamalı ve kendinden başka kimseyi duymamak lazımdır. bağımlılığın temelinde bağlantı eksikliği vardır ve hayata olan bağlantı arttığı zaman bağımlılıklara ''ihtiyaç'' kalmadığı pekala anlaşılacaktır.

kimse geçmişteki davranışlarından pişman olmamalı, geçmiş geçmişte kalmıştır. gerçekleşen an'da yaşamaya özen gösterilmeli, geçmişin bir parçamız olduğunu kabul edip geleceğe daha iyi bir versiyonumuz ile gitmeliyiz.

Jamarakuki:

çözümü en zor bağımlılık. sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak için tedavi görmeyi kabul eden çok insan görmeme rağmen, bahis bağımlılığı için bunu yapanı görmedim.

sevdiğim bir çift arkadasım vardı. ikisi de devlet memuru, küçücük dünya tatlısı da bir çocuk. ortalama üstü bir gelirle, borçsuz harcsız yaşarken, adama ne oldu bilmiyorum ama bahis oynamaya başladı. önce legal, sonra illegal, o da kesmedi merdiven altı aracılarla. kaybettikçe kaybetti. krediler çekip maçlara bahis yapıyordu. kredi limitleri dolunca ve artık ödeyememeye başlayınca eşine başka bahanelerle kredi çektirip bir yandan önceki kredilerin taksitlerini öderken bir yandan bahise devam etti. ara sıra ufak ufak kazandıkça daha fazla oynadı. daha fazla kaybetti. sonunda da maaşına haciz geldi ve herşey ortaya çıktı. kadın onu çok seviyordu, destekledi. kendi anne-babasından maddi destek alıp borçları ödemeye çalıştı ama adam devam etti. en son dayanamadı kadın ve boşanmak zorunda kaldı. ağlaya ağlaya, seve seve, kücücük çocuğunu babası yanında olmadan büyütmek istemiyordu ama yapamadı. gözümün önünde bir aile bu sebepten dağıldı. kadına bu evlilikten dünya tatlısı bir çocuk ve yıllarca ödeyeceği kredi borçları kaldı.

sigara, alkol, uyuşturucu kısmen insanın yakınlarına zarar verse de, asıl zararı kullanana veriyor fakat bahis, yuvalar yıkıp tüm sevdiklerinizin hayatının kötüleşmesine mal oluyor.

nasıl bir bağımlılık olduğunu yakından gördüğüm için, az da olsa bu bağımlılığa sahipseniz tedavi yoluna gidin diyorum. hiç zaman kaybetmeden.

Gentoure:

amatör futbolla yakından ilgilenen bir arkadaşımda maalesef bu bahis olaylarından son derece zor günler yaşıyor. o da devlet memuru ancak bankalara 100 bin küsur lira borcu var. bankalardan para çekemeyince tefecilerden de borçlanmış. ailesinin durumu zaten iç açıcı değil. çamurun içinde debelenip duruyor. 2 tane de çocuğu var ama yüz kere konuşsamda bu illetten kurtulamadı. elden aldığı borçlarda en az banka borçları kadar çoktur.

başka bir arkadaşımda bekar. bahise o kadar bel bağlamış ki hayatının tam göbeğinde bulunuyor. 2-3 maç bulup 1000-2000 tl basanlardan. geçen yıl arabasını, bu senede evini satmak zorunda kaldı. hayatı tam bir ibretlik. tek sevindirici nokta adam evli değil ve başını yaktığı bir eşi veya çocuğu yok.

başka bir çocukta saf ve temiz biriydi. bu nerden bulaştı ise bahis, at yarışı belasına bulaşmış. sonra ise önce bankalar sonra da eş dost akrabaya borç takmış. en son findeks notuna baktığımda 102.000 tl borcu vardı. işin enteresanı asgari ücretli biri nasıl bu kadar bankalara borç yapabiliyor anlam veremedim. kendisi en son yurtdışına kaçtı. sanırım bankalar hala peşindedir.

i am the table:

öğrenci halimle içine saplandığım bataklık. önce 15 bin lira kazanıp daha sonra onu kaybedip üstüne de 10 bin borç yaptım. tek gelirim ise 5 ay daha yatacak olan kyk. ne bok yiyeceğim bilmiyorum.

redscorpiontr:

uzun bir süre içinde bulunduğum durumdu. nasıl kurtulduğumu yazmak istiyorum. zira doktor ilaç hepsi bahane.

tek yapmanız gereken en yakınınızdan yardım istemek. anne bana eş kim varsa oturun nasıl bir bokun içine saplandıgınızı tek tek anlatın hiçbir şey saklamayın zira sakladıgınızı örtmek için daha sonra yine legal olmayan işlere bulasabilirsiniz.

bütün banka kartlarınızı kredi kartınızı papara kartınızı hepsini teslim edin ve şifrelerini değiştirmesini söyleyin. bunları yapmazsanız eğer daha derine batmaya devam edeceksiniz.

bunu da ucur bitanesi:

lüme sebebiyet verebilir. kendinizi 15 20 bin için öldürmek isteyebilirsiniz ki 15 20 bin kolay da kazanılmıyor. ölüm yaşamdan kolay geliyor. gerçeklik algınızı yitiriyorsunuz. şu an ölmek istiyorum. hiç istemediğim kadar. tedaviye bile verecek para yok. statünüz maaşınız önemli değil. herkes kendince sona yaklaşıyor. bu pislikten kurtulmak hiç ama hiç kolay değil. her sabah panik atak ve kalp sıkışıklığı ile uyanıyorum. sevdiğimle her telefon görüşmesinde ağlıyorum. bu iş çok kötü bir yere gidiyor. artık oynamıyorum ama giden parayı yerine koyamıyorum. hiç bir ihtimali de yok koymanın. yaşamak istemiyorum. çünkü sizin gibi değerli insanlar güzel güzel yaşarken birikim yaparken ben yaşamayı haketmiyorum... sadece nasıl son vereceğimi bilmiyorum. keşke hastanelere gidip beni öldürün diyebilseydik.

edit: kaybettik işte. yüreğimiz sızlıyor pişmanız. müşkülüz, düşmüşüz. eyvallah düşene vurmak istiyorsunuz da elinize ne geçiyor? haklısınız. ne diyim haklısınız.

deytas

bir bağımlılıktır... algıyı bozar. beklentileri istismar eder.

bahis ve her türlü kumarda amaç "verdiğin parayı geri almak"tır.

kazandıysan mutlaka kaybedeceksin.

kaybettiysen yine bir biçimde kazanırsın.

sonuç yine verdiğin paradır.

Lamazimpekgogo:

allah akıl fikir versin dediğim, bu illetten kurtulmalarını temenni ettiğim hastalardır. bakınız çok değil bir kaç hafta önce burada arkadaşın birisi her zaman kasanın kazandığı bu illetten dolayı 40 veya 50 bin tl borçlanmış, ailemin yüzüne bakamam diyerek intihara meyletmişti. bu bahis illeti tedavi ile ancak giderilir. hiç ummayacağınız insanlara bile bulaşan bu illet, ancak ve ancak ocak söndürür. o son dakika kupondan aldığım haz hiç bir şey de yok diye sallayan arkadaşlara şunu söyleyeyim, bu işin sonu alacağınız her nefese şükredeceğiniz karanlık bir dehlize girmektir. kurtarın kendinizi.

kokokoko:

bakın ben bu illetle 16 yıldır uğraşmaktayım. psikolojik destekler aldım farklı kişilerden ama fayda etmedi, annem yalvardı önümde ama fayda etmedi, ekmek alamayacak-oğluma süt alamayacak durumlar gördüm hayatımda ama yine etki etmedi. kendime her gün lanet ettim, kendime olan sevgim bitti ama maalesef yine de bu bağımlılık bitmedi.

aile durumumun ve kendi kazancımın da verdiği güçle, bundan 3-4 sene öncesine kadar günde 1000 tl-1500 tl altında bahis oynadığımı hatırlamıyorum. bazen günlük kayıplarım 15k-20k'yı geçtiği oluyordu, tabii ki oranlarsak bunun yanında devede kulak kalacak kazançlarım da oluyordu. sıfırı tükettikten sonra, bir daha oynamayacağım dedim ki 2 ay gibi bir süre uzak kalabildim bu illetten ama işte kulağına bir kere fısıldayınca en güzel kadının zevki bile bunun yanında yokmuş gibi kalıyor.

kazanmaktan ziyade bahis oynamanın zevkinin daha büyük olduğunu anladığım an, en azından "günlük 100 tl'den daha fazla oynamayacağım" diye bir kural uydurdum kendime, ve inanılmaz bir şekilde bu kurala uyuyorum 1 senedir. her kuponum kaybetse dahi 3000 tl zararım var her ay ki tabii ki her kupon da kaybetmeyecek.

uyarımızı da yapalım, bahisten uzak durun hem sizin hem sevdiklerinizin için. futbolda güney amerika'ya, nba'de oyuncu bahislerine, teniste oyun bahsine bulaşmayın. ne varsa hollanda ikinci liginde var.

20 Nisan 2021 Salı

ysfctk:

tip olarak mikrop değil virüstür. bu sebepten tıbben tedavisi yoktur. ya kapmamak için aşı olacaksınız yada kaptıktan sonra onunla yaşamayı öğreneceksiniz. bir kere bu virüsü kaptıktan sonra tamamen kurtulmak diye bir şey yok en savunmasız olduğunuz anda yine sizi ele geçirecektir.

viral tedavileri vardır. vücutta taşımaya devam edersiniz fakat hasta değilsinizdir. sürekli baskı ve kontrol altında tutmanız gerekir. en ufak bir fırsatı tekrar hasta etmek için kullanacağını asla aklınızdan çıkarmayın.

en tehlikeli türü kazanmak sureti ile bulaşandır. kazanarak bulaşan bahis virüsü kısa sürede bağımlılık hastalığına dönüşecektir. bu şekilde olanlar çok daha zor kontrol altına alınabilir.

belirtileri hızlı gelir kaybı ve borçlanmadır. ayrıca ileri safhalarında dikkat sorunu olacaktır. sadece bahis yaptığı spor müsabakasına odaklanacak bir nevi dünyadan soyutlanacaktır.

sürekli olarak hastalık artacaktır. hiç bir zaman aynı seviyede devam etmez. şöyle ki önce 5-10-15 şeklinde katlamalar ile devam eden bağımlılık bir süre sonra üç haneli rakamlara ulaşacak en nihayetinde ekonomik yönden sürdürülebilirliğini kaybedecektir.

ilk başlarda ekonomik olarak bir çöküntü olacak daha sonra önce çevre çöküntüsü nihayetinde ruhsal çöküntü ile sonuçlanacaktır. maalesef bağımlı bir umutsuzluk sarmalına girecek geleceğe dair umutlarını kaybetmeye başlayacaktır.

tanım : tedavisi olmayan bir çeşit ruhsal hastalık.

goarrk:

bir çalışanımız vardı..

kaçak iddia oynuyordu bu çocuk.. allah'ın belası..

adamın evde çoluk çocuğu aç, her 3 ayda bir gelir abi elektriğim kesilecek, suyum kesilecek diye ağlanır durur. bir de direkt patrona ağlar, benim yanıma bile uğramaz. zira bana göre "kendi düşen ağlamaz"...

tabi bu elektrik, su kesilecek olayı yalan.. zaten kesik.. elektriği kaçak bağlamış, ck gelip saatine kadar sökmüş. aldığı paraları direkt kaça iddiaya yatıran adam..

tek maça 5 bin lira basan adam... tutarsa 50 bin lira alacakta borçları kapanacak..

şirkete 18 bin tl borcu vardı.

kaçak iddiacıya 50 bin..

maaşı o dönem 5 bin..

bir gün aylık gider raporu oluştururken personel maaşlarına ayrı olarak bu çocuğun adını yazdım. yanına da yazdım 5 bin tl.

patronum " bu elemanın maaşını neden ayırdın?" diye sordu.. "maaşı ayırmadım, o personel maaşları satırına dahil, bu satır bu elemanın bu ay senden elektrik kesildi diyerek isteyeceği, çoluk çocuk güzellemesi yapacağı, vicdanına oynayıp senden alacağı para" dedim.. borcunu sordu "18 bin tl" dedim. "olum bu paraları napıyor bu çocuk" dedi.. iddiaya yatırıyor dedim..

"bir daha para isterse yanıma geliyorsun" dedi bana. bir kaç gün geçti 5 değil de 3 bin istedi. "elektrik kesilecek abi bokunu yiyim, çocuklar ders çalışamaz" falan dedi..

bana döndü patronum. "kusura bakmayın, bu ay 3 bin lira bile lazım, en fazla bütçeden 200 lira ayırabilirim arkadaşa" dedim.

1 hafta geçti "iş buldum 10 bin lira aylık alacağım, ben işten çıkıyorum" dedi.. 18 bin liralık senet imzalatıp gönderdik..

o gittikten sonra senedi işleme hiç sokmadık.. yırtıp attık... fakat ben arada yokladım borcunu öde diye.. onu da patronum öylesine yokla dedi diye yaptım...

çok akıllı, zeki bir oğlu vardı.. her cumartesi çocuğu getirirdi işe. patronda harçlık atardı ben çocuğu yanımda tutar, bilgisayara oturtur oyun oynatır, yemek ısmarlardım. playstation muhabbeti yapardık.. bir gün getir bakim şu ps3 ü oyun ayarlayayım ona dedim. ağladı çocuk... oyun yok diye gardolabın üstüne kaldırılan ps3 ü adam aylar önce satmış kimseye sormadan..

o sebebe bağımlılık demeyin buna.. ailenin mına koyan salaklık deyin.

brownest:

kumar oynayanları bu döngüye sokan iki temel unsur vardır. bir tanesi giden paranın kaybının tekrar bahisle çıkarılabileceği inancıdır. bu da kişiyi borç döngüsüne sokar. diğeri ise kazanmak için stratejilerin olduğuna yönelik yüksek inançtır. kısa vadede kazandırsa da uzun vadede sonuç hüsrandır. bağımlılık alanında lisansüstü eğitim alan biriyim. kumar bağımlılığı yaşayan danışanlarım oldu. diğer bağımlılıklar kadar dikkat edilmesi bir konudur.

tebessumuk

kumar, bırakılması için yardım alınması gereken ciddi bir bağımlılıktır. paranızı kaybetmenizin yanında yakın çevrenize de zarar verir. hiç beklemediğiniz anda kendinizi eniştenizi, dayınızı dolandırırken bulursunuz. çünkü sıra onlara gelmiştir.

kaybettiklerinizi aynı yöntemle yerine koymanız imkansıza yakın. kaybettiğinizi ve hata yaptığınızı kabullenin. bunu kötü bir yatırımın batması olarak düşünürseniz daha kolay olacaktır.

vakit kaybetmeden bir kliniğe başvurun. kumar pek öyle gözükmese de beyin kimyasıyla oynar. kazandığınız zaman salgilanan serotonin, aynı uyusturucuda olduğu gibi öfori hissiyatı verir. bu sebeple bazen ilaç destekli terapi görmek gerekebilir.

yalnız başa çıkmak zorunda değilsiniz. gidip yardım alın.

the grand conjuration:

öncelikle belirteyim, söyleyeceklerimin bilimsel bir dayanağı falan yok. hepsi kendi düşüncelerim ve uzun yıllardır hem kendi üzerimde hem de çevremde süren gözlemlerime dayanıyor. gene de bu işten zarar görüyor ve ciddi anlamda kurtulmak istiyorsanız, araştırıp düzgün bir psikoloğa gitmenizi şiddetle önereyim.

öncelikle, burada bahis bağımlılığı denilen şey çok büyük oranda kumar bağımlılığıdır. yazının devamında açıkladım.

ve kumar bağımlılığı veya bahis bağımlılığı, zannedildiği gibi ciddi paralar kaybettirmek zorunda değildir, ama bence en önemli sorunu da bu değildir. bunu da yazının devamında açıkladım.

kişinin bağımlı olduğu şey kumar anında yaşanan heyecan-adrenalin karışımı o duygudur. mesela iddaa oynayan birini maçları takip ederken skora kitlenmiş bakıyor görebilirsiniz. maçı izlemeyi genelde tercih etmezler çünkü skora öyle transa geçercesine bakmakta daha çok adrenalin vardır. her an gol yazabilir heyecanı.

tabii ki hemen her zararlı bağımlılık gibi bunun altında da hayat amacının olmaması veya başka bir deyişle hayatta heyecan verici bir uğraşın olmaması önemli bir etkendir. (nikotin gibi maddeler hariç ki onların da bırakılamamasının temel nedenlerindendir bence) bağımlılıkların teorik kısmını araştırabilirsiniz, ben çok bilmem de aşağı yukarı böyle.

benim param yok, para kazanırım umuduyla oynuyorum diyebilirsiniz. ama asıl olarak dediğiniz şudur: beni hayatta heyecanlandıran - üzerinde çalıştığım hiçbir şey yok, para kazanma umudu ise heyecan veriyor ve bu heyecanı yaşamadan duramıyorum.

bahis ile kumar farklı şeylerdir. türkiye'de iddaa oynayanların %99.9'u aslında kumar oynar. dünyada da aşağı yukarı böyle diye tahmin ediyorum. şöyle bakalım: dünyada en çok oynanan kumarlardan biri rulettir. neden mi? bence en heyecanlısı o olduğundan. çünkü tamamen kumar, istediğiniz saçma yöntemi izleyin ve hislerinizi takip edin, kazansanız da kaybetseniz de tamamen şans...

ülkedeki en yaygın bağımlılık olduğundan onun üzerinden devam ediyorum; iddaa'ya bakarsak, aslen kumar değil, bahistir. her maçın oranı vardır ve bahis oynayan oran/risk denklemine girişir. mesela 2.00 oranlı bir maçın riski %50 olması gerekir. eğer sen 2.00 oranlı bir tahmininde "bu bahis %51 ihtimal tutar" diyorsan biraz mantıklı bir bahis oynamış olursun. %70 diyorsan baya iyi bir bahis. 1.10 oran yaklaşık olarak %91 tutacak demektir... aynı şekilde 1.50 bir oranlı bir maçın da tutma oranı %66.666... demektir. eğer %75-80 tutacak olsa ben, durma oyna derim. tabii öyle bir bahisi uzun listeler içinden cımbızlamak çok çok zor... ancak onu ayıkladığınız zaman kumar değil bahis oynamış olursunuz.

çünkü bahis şirketleri bunu bizden çok çok çook daha iyi hesaplar. o kadar iyi hesaplar ki para yatırılan ihtimallerin hemen hepsi kumar olmak zorundadır.

çünkü kasanın her zaman kar payı vardır. hiçbir zaman alt ve üstün oranlar 2.00 - 2.00 olmaz. türkiye'deki bahis şirketlerinde ise bu maalesef iyice düşük. alt üst oranı ortalama 1.65 - 1.65. yani girdiğiniz riskin %65'ini veriyor.

gene de işin içinde çok fazla değişken olduğu için bahis yapmaya değer maçları sabırlı bahisçiler bulabilir, evet o uzun maç listelerinin içinde böyle bir ihtimal her zaman var. ama böyle oyuncu ben hayatımda tanımadım. kendim de böyle oynayamadım çünkü asla doğru maçı bulmak için sabredemedim veya analizde bir hata yaptım.

zaten, gerçekten kumardan kazanan insan gördünüz mü? arada kazanınca ses edip, kaybedince gıkı çıkmayan kana giriciler her yerde var, görmezden geliniz... ve kırk yılda bir kazanınca kaybettiklerinizi unutup kendinizi karda sanmayınız. düzgün hesap yaparsanız kuvvetle muhtemel ki uzun vadede yüksek zarardasınız.

o şimdi tipster denen tüyocular kazanıyor olsa, tüyo vermekle uğraşır mı? hepsi sonunda reklam falan alıp, yok premium maç verip, telegram grupları kurup, her neyse bir şekilde gelir elde etmeye bakıyor. hayatımda sadece bir tane düzgün tüyocuya denk geldim. o da kısa birkaç ayda sağlam kitle edinmişti ama piyasada çok çok az kaldı ve yok oldu zaten. geri kalanların çoğu çöp, bazıları vasat, birkaç tane de iyi sayılacak vardır elbet. neyse...

kumarbazlar ise bu yukarıda bahsettiğin oran/risk denklemleri asla düşünmez. bu takım kazanır der, oynar. çoğu kişi kim eksik, kim cezalı ona bile bakmaz. gerçi sezgisel olarak oran-risk hesabını herkes yapıyor ama yeterli mi? hiç değil. zaten ülkemizde oynuyorsanız, oranlar yükselmiş olsa da hala düşük olduğunu maalesef biliyoruz.

sadede gelirsek, siz de muhtemelen bahis oynamıyorsunuz ve kumar bağımlısısınız. o adrenalini seviyorsunuz. aslında bunun zararı muhtemelen kaybedeceğiniz yüksek meblalardan çok harcadığınız enerjiyedir, zamanadır, üzüntüleredir. bunları başka yerlere aktarsanız neler başarabilirsiniz...

gene de maddi kayıpları engellenebileceğini başta söylemiştim. bunun yöntemi ise çok basit.

illa o heyecanı yaşayacağım mı diyorsunuz? kendinize günlük veya haftalık bir limit belirleyin. ne şekilde oynadığınıza göre değişir ama canlı falan oynuyorsanız gerekirse günleri de bölün.

mesela cuma günü akşam altıya kadar x mebla, altıdan sonrasına y mebla deyin.

mesela hafta sonları günlük 20 lira veya 50 lira, her neyse limit koyun ve hesabınıza sadece o kadar para atın. bilmiyorum belki benim gibi fakir değilsiniz; trilyonersinizdir, canınızı yakmayacak mebla 500'dür. ama bu meblayı doğru belirleyin ve bu koyduğunuz günlük limiti asla ama aslaaaaaa geçmeyin.

mebla canınızı hiçbir zaman yakmayacak bir tutar olsun. böylece o hayat enerjinizi aktardığınız zararlı kumar adrenalinini en azından ekstra para kaybı acısını çok fazla yaşamadan, geleceğinizi ve daha da kötüsü aileniz varsa onların geleceğini çöpe atmadan yaşarsınız.

özetle, bence oynamayın. illa oynayacaksanız da asla bütçenizi, günlük limitinizi aşmayın. hele nakite sıkışıksanız hiç oynamayın.

ve defalarca belirttiğim gibi, bence buna harcayacağınız enerjinizi çok daha güzel yerlere yöneltebilirsiniz. ve gerçekten zarar görüyor ve duramıyorsanız, her şey daha kötü olmadan araştırıp iyi bir psikoloğa gidin derim.

15 Nisan 2021 Perşembe

sametal17:

bir dönem muzdarip olduğum illet. hiç bir zaman öyle çok büyük paralar kaybetmedim fakat paradan çok daha kıymetli olan zaman ve sosyal hayatımı kaybettim. sürekli elde telefon, bildirimler açık, günün 5-6 saatini canlı maç skorları uygulamalarında geçirmek gerçekten iğrenç birşey. çok şükür kurtuldum, artık rahatım. şimdi eğer bülten düzgünse haftada bir 50 lira atıyorum, 2-3 maç yazıp bırakıyorum. tutarsa bi kez daha şansımı deneyip 3-4 orana bütün parayı basıyorum. 500 ü görünce ya istediğim bişeyi alıyorum , ya da kendi zevklerime harcıyorum. yatarsa da sikime kadar , 50 lira kaybettim diyip önümüzdeki haftasonuna geçiyorum. allah yardımcınız olsun

helper:

az önce eski bir çalışanımın 160.000 tl kaybettiğini öğrendim bu işlerde. arkadaşlarından borç almış. yetmemiş kredi çekmiş. en sonunda patlamış tabi. üç yıl eşek gibi çalışıp çeşme suyu içse anca öder o parayı.

altı ay kadar önce de bir tanıdığımın oğlu 800.000 tl kaybetti. evet yanlış yazmadım. şu onbeş yıl okuyup yirmi sene çalışınca anca sahip olunan ev var ya, onun kadar parayı bir yılda kaptırmış. iddiaya girerim* oynamaya devam ediyordur.

her koyun kendi bacağından asılır o ayrı. benim haddime değil eleştirmek ama belki birileri bunu okur da bir düşünür bu işlerin sonunu. bedava peynir fare kapanında beyler.

Thirstsnake:

bu boktan şeyin en önemli sebebi bahis yaptıktan sonra bahis yatana kadar geçen süre. o sürede o kadar eminsiniz ki bahsinizin tutacağından, parayı nereye nasıl harcayacağınızın hayalini kuruyorsunuz. bahsiniz elinizde patlayana kadar geçen sürede zenginmiş gibi hissederek yaşıyorsunuz. sonra bahis götünüze giriyor ve o anki duygu patlamasıyla (pişmanlık, çaresizlik, bahsi yatıran sporculara olan öfke vs) bu sefer tutacağından daha da emin bir şekilde bir kere daha deniyorsunuz. ama sonunda ne yazık ki samuel beckett'ın bir daha yenil derken tam olarak bunu kastetmediğini anlıyorsunuz.

ayrıca ne yaparsanız yapın, kendinize hakim olmaya ne kadar söz verirseniz verin bir yerde konrtolü kaybediyorsunuz. 1 basıp 5 alıyorsun, 5'i basıp 50 alıyorsun, 50'yi basıp 1000 alıyorsun, sonunda 1000'i basıp götünü avuçluyorsun. az önce 1'i 1000 yapmanın verdiği özgüvenle cebinden 1000 daha koyuyorsun, 1001 içerdesin. tekrar deneyip bu sefer aynı açgözlülüğü yapmayacağım diyorsun, yine aynı boku yiyorsun.

esasen ne desem bilemedim:

dibe doğru giderken herşey elinden kayıp gider, birikimi, kariyeri, eşi, ailesi, yaşadığı şehir...

işin kötüsü istesen de o dibe doğru giderken ona yardım edemezsin. her yardımını bahis parasına dönüştürür

im april:

yaklasik 4 senedir sahip oldugum bagimlilik turu ve bence bagimliliklarin en tehlikelisi. oynamadigin her dakika sanki oynasan cok para kazanacakmissin gibi hissedersin ama oynadiginda da cok para kaybedersin. her yeni haftada, sonunda, bu isi cozdugunu ve dogru taktigi buldugunu dusunursun sonrasinda en gec 1-2 hafta icerisinde yine kaybedersin.

cok kere dunyanin en sanssiz insani oldugunu dusunursun ve bu gundelik yasamini da etkiler, insani cok ciddi karamsarliga surukler. aslinda bahis defalarca seni cildirtma noktasina getirmistir ondan nefret edersin ama onun verdigi keyfi de seksten bile alamazsin.

peki kurtulus var mi?? bence yok. tabiki de bir sekilde bet yapmayi birakabilirsiniz ama hayatiniz eskisine tam anlamiyla donmez. tuttugunuz takimin macini bile keyifle izleyemezsiniz, tuttugunuz takim gol attiginda simdi bu gole bahis almak vardi diye sevineceginiz yerde uzulursunuz ve en basta da yazdigim gibi oynamadiginiz her hafta maclar cok duz biter ve bu sizi daha da yipratir.

sanirim bugun bahise 30. kez tovbe ediyorum ve kendime bol sans diliyorum.

son olarak bir bet atasozu "az oynayan cok kaybeder, cok oynayan tez kaybeder."

10 ay sonra gelen edit: cevrenizi de degistirebilirseniz tertemiz olabiliyorsunuz. tuttugunuz takimin macini bahissiz keyifle izlersiniz ama cevrenizde oynayan insan bulundurmayin. kilit nokta bu.

piercingtakanseyh:

hayatımı kendi ellerimle mahvettim bu bağımlılık yüzünden. üstelik çok da uzun olmayan bir sürede gerçekleştirdim bunu. buraya da hem kendime hem de başkalarına ibret olur belki diye yazacağım.

yaklaşık 2 yıl gibi bir süreçte hem maaşımı kaybettim hem de çok daha fazlasını kredi olarak çektim. ne için biliyor musunuz? kaybettiklerimi geri almak için. sonra ne olduğunu biliyor musunuz? bağımlılık derecesinde oynuyorsanız biliyorsunuzdur. hepsini kaybettim.

hep kaybettim yani. daha doğrusu aralarda kazandım kazandım kazandım sonra küt hepsini kaybettim. daha da hırslandım daha çok kazanıp daha çok kaybettim. bu arada kazandıklarım benim için en kötü anlar bence, çünkü bu süreçte zaman zaman tamamen bırakıyordum, buradan kaybettiklerimi alamam kendi işime bakayım yavaş yavaş ödeyeyim diyordum. işte o anlarda aklıma kazandığım zamanlar geliyordu ve belki bu sefer çıkacaksın diye düşünmeme sebebiyet veriyorlardı.

hep kaybetmek o kadar kötü bir duygu ki. hem de durduk yere para kaybetmek. kazanıp kazanıp kaybetmek. kuyunun dibindeymişsin de tam çıkacakken birisi tekme atmış yuvarlanıp düşmüşsün gibi. ve en başında kuyuya kendin düşmüşsün zaten. bunu bilerek yaşamak, eline geçen paranın büyük kısmını yalnızca bahis/kumar borçlarına ayırmak zorunda kalmak. kendine 1 kuruş harcamayıp soluğu bahiste almak

bu öyle iğrenç bir döngü ki. yaşamayan bilemez. hiç kimse de bilmesin zaten. insanın kendi kendisine ettiği ve zor durumda kaldığı hallerden birisi. hatadan dönmek yerine aynı hatayı tekrarlayıp kısır döngünün daha derinine girmek.

benim görüşüm; burada şunu anlamak gerekiyor, kaybettiğin parayı bırak artık. o para gitti. yapacak bir şey yok. kendi kendine kaybettin ve bu şekilde parayı kazanma şansın yok. onun için derhal kurtul buradan. uzaklaş.

zararın neresinden dönsen kardır. bu kuyudan çıkmak için ilk başta yapman gereken bahisi bırakmak. çünkü sürekli zar atıyorsun. sürekli kazanma olasılığı diye düşünsen de aynı zamanda kaybetme olasılığın da var. hani irade, kasa kontrolü, stop loss vs var ya. işte onların patladığı nokta burası. kumar oynayan adam zar atmaya alışmış adamdır. kaybettiyse kaybettiğini geri almak için atar, kazandıysa daha fazla kazanmak için. bu böyle sürer gider.

bu sizde de böyle sürüp gidiyorsa zar atmaktan tamamen vazgeçin. borcunuz bir şekilde ödeniyor, gerçekten. ben bahisi bırakıp, borçlarımı ödeyip düze çıkarken başladım tekrardan. o anda başlamasam muhtemelen şu anda borçlarım bitmişti. şimdi borç ödemeye devam. ama dediğim gibi bu borçlardan kurtulmanın tek yolu var, bahisi/kumarı bırakmak.