ysfctk:
tip
olarak mikrop değil virüstür. bu sebepten tıbben tedavisi yoktur. ya kapmamak
için aşı olacaksınız yada kaptıktan sonra onunla yaşamayı öğreneceksiniz. bir
kere bu virüsü kaptıktan sonra tamamen kurtulmak diye bir şey yok en savunmasız
olduğunuz anda yine sizi ele geçirecektir.
viral
tedavileri vardır. vücutta taşımaya devam edersiniz fakat hasta değilsinizdir.
sürekli baskı ve kontrol altında tutmanız gerekir. en ufak bir fırsatı tekrar
hasta etmek için kullanacağını asla aklınızdan çıkarmayın.
en
tehlikeli türü kazanmak sureti ile bulaşandır. kazanarak bulaşan bahis virüsü
kısa sürede bağımlılık hastalığına dönüşecektir. bu şekilde olanlar çok daha
zor kontrol altına alınabilir.
belirtileri
hızlı gelir kaybı ve borçlanmadır. ayrıca ileri safhalarında dikkat sorunu olacaktır.
sadece bahis yaptığı spor müsabakasına odaklanacak bir nevi dünyadan
soyutlanacaktır.
sürekli
olarak hastalık artacaktır. hiç bir zaman aynı seviyede devam etmez. şöyle ki
önce 5-10-15 şeklinde katlamalar ile devam eden bağımlılık bir süre sonra üç
haneli rakamlara ulaşacak en nihayetinde ekonomik yönden sürdürülebilirliğini
kaybedecektir.
ilk
başlarda ekonomik olarak bir çöküntü olacak daha sonra önce çevre çöküntüsü
nihayetinde ruhsal çöküntü ile sonuçlanacaktır. maalesef bağımlı bir umutsuzluk
sarmalına girecek geleceğe dair umutlarını kaybetmeye başlayacaktır.
tanım : tedavisi olmayan bir çeşit ruhsal hastalık.
goarrk:
bir
çalışanımız vardı..
kaçak
iddia oynuyordu bu çocuk.. allah'ın belası..
adamın
evde çoluk çocuğu aç, her 3 ayda bir gelir abi elektriğim kesilecek, suyum
kesilecek diye ağlanır durur. bir de direkt patrona ağlar, benim yanıma bile
uğramaz. zira bana göre "kendi düşen ağlamaz"...
tabi
bu elektrik, su kesilecek olayı yalan.. zaten kesik.. elektriği kaçak bağlamış,
ck gelip saatine kadar sökmüş. aldığı paraları direkt kaça iddiaya yatıran
adam..
tek
maça 5 bin lira basan adam... tutarsa 50 bin lira alacakta borçları kapanacak..
şirkete
18 bin tl borcu vardı.
kaçak
iddiacıya 50 bin..
maaşı
o dönem 5 bin..
bir
gün aylık gider raporu oluştururken personel maaşlarına ayrı olarak bu çocuğun
adını yazdım. yanına da yazdım 5 bin tl.
patronum
" bu elemanın maaşını neden ayırdın?" diye sordu.. "maaşı
ayırmadım, o personel maaşları satırına dahil, bu satır bu elemanın bu ay
senden elektrik kesildi diyerek isteyeceği, çoluk çocuk güzellemesi yapacağı,
vicdanına oynayıp senden alacağı para" dedim.. borcunu sordu "18 bin
tl" dedim. "olum bu paraları napıyor bu çocuk" dedi.. iddiaya
yatırıyor dedim..
"bir
daha para isterse yanıma geliyorsun" dedi bana. bir kaç gün geçti 5 değil
de 3 bin istedi. "elektrik kesilecek abi bokunu yiyim, çocuklar ders
çalışamaz" falan dedi..
bana
döndü patronum. "kusura bakmayın, bu ay 3 bin lira bile lazım, en fazla
bütçeden 200 lira ayırabilirim arkadaşa" dedim.
1
hafta geçti "iş buldum 10 bin lira aylık alacağım, ben işten
çıkıyorum" dedi.. 18 bin liralık senet imzalatıp gönderdik..
o
gittikten sonra senedi işleme hiç sokmadık.. yırtıp attık... fakat ben arada yokladım
borcunu öde diye.. onu da patronum öylesine yokla dedi diye yaptım...
çok
akıllı, zeki bir oğlu vardı.. her cumartesi çocuğu getirirdi işe. patronda
harçlık atardı ben çocuğu yanımda tutar, bilgisayara oturtur oyun oynatır,
yemek ısmarlardım. playstation muhabbeti yapardık.. bir gün getir bakim şu ps3
ü oyun ayarlayayım ona dedim. ağladı çocuk... oyun yok diye gardolabın üstüne
kaldırılan ps3 ü adam aylar önce satmış kimseye sormadan..
o sebebe bağımlılık demeyin buna.. ailenin mına koyan salaklık deyin.
brownest:
kumar oynayanları bu döngüye sokan iki temel unsur vardır. bir tanesi giden paranın kaybının tekrar bahisle çıkarılabileceği inancıdır. bu da kişiyi borç döngüsüne sokar. diğeri ise kazanmak için stratejilerin olduğuna yönelik yüksek inançtır. kısa vadede kazandırsa da uzun vadede sonuç hüsrandır. bağımlılık alanında lisansüstü eğitim alan biriyim. kumar bağımlılığı yaşayan danışanlarım oldu. diğer bağımlılıklar kadar dikkat edilmesi bir konudur.
tebessumuk
kumar,
bırakılması için yardım alınması gereken ciddi bir bağımlılıktır. paranızı
kaybetmenizin yanında yakın çevrenize de zarar verir. hiç beklemediğiniz anda
kendinizi eniştenizi, dayınızı dolandırırken bulursunuz. çünkü sıra onlara
gelmiştir.
kaybettiklerinizi
aynı yöntemle yerine koymanız imkansıza yakın. kaybettiğinizi ve hata
yaptığınızı kabullenin. bunu kötü bir yatırımın batması olarak düşünürseniz
daha kolay olacaktır.
vakit
kaybetmeden bir kliniğe başvurun. kumar pek öyle gözükmese de beyin kimyasıyla
oynar. kazandığınız zaman salgilanan serotonin, aynı uyusturucuda olduğu gibi
öfori hissiyatı verir. bu sebeple bazen ilaç destekli terapi görmek
gerekebilir.
yalnız başa çıkmak zorunda değilsiniz. gidip yardım alın.
the grand conjuration:
öncelikle
belirteyim, söyleyeceklerimin bilimsel bir dayanağı falan yok. hepsi kendi
düşüncelerim ve uzun yıllardır hem kendi üzerimde hem de çevremde süren
gözlemlerime dayanıyor. gene de bu işten zarar görüyor ve ciddi anlamda
kurtulmak istiyorsanız, araştırıp düzgün bir psikoloğa gitmenizi şiddetle
önereyim.
öncelikle,
burada bahis bağımlılığı denilen şey çok büyük oranda kumar bağımlılığıdır.
yazının devamında açıkladım.
ve
kumar bağımlılığı veya bahis bağımlılığı, zannedildiği gibi ciddi paralar
kaybettirmek zorunda değildir, ama bence en önemli sorunu da bu değildir. bunu
da yazının devamında açıkladım.
kişinin
bağımlı olduğu şey kumar anında yaşanan heyecan-adrenalin karışımı o duygudur.
mesela iddaa oynayan birini maçları takip ederken skora kitlenmiş bakıyor
görebilirsiniz. maçı izlemeyi genelde tercih etmezler çünkü skora öyle transa
geçercesine bakmakta daha çok adrenalin vardır. her an gol yazabilir heyecanı.
tabii
ki hemen her zararlı bağımlılık gibi bunun altında da hayat amacının olmaması
veya başka bir deyişle hayatta heyecan verici bir uğraşın olmaması önemli bir
etkendir. (nikotin gibi maddeler hariç ki onların da bırakılamamasının temel
nedenlerindendir bence) bağımlılıkların teorik kısmını araştırabilirsiniz, ben
çok bilmem de aşağı yukarı böyle.
benim
param yok, para kazanırım umuduyla oynuyorum diyebilirsiniz. ama asıl olarak
dediğiniz şudur: beni hayatta heyecanlandıran - üzerinde çalıştığım hiçbir şey
yok, para kazanma umudu ise heyecan veriyor ve bu heyecanı yaşamadan
duramıyorum.
bahis
ile kumar farklı şeylerdir. türkiye'de iddaa oynayanların %99.9'u aslında kumar
oynar. dünyada da aşağı yukarı böyle diye tahmin ediyorum. şöyle bakalım:
dünyada en çok oynanan kumarlardan biri rulettir. neden mi? bence en
heyecanlısı o olduğundan. çünkü tamamen kumar, istediğiniz saçma yöntemi
izleyin ve hislerinizi takip edin, kazansanız da kaybetseniz de tamamen şans...
ülkedeki
en yaygın bağımlılık olduğundan onun üzerinden devam ediyorum; iddaa'ya
bakarsak, aslen kumar değil, bahistir. her maçın oranı vardır ve bahis oynayan
oran/risk denklemine girişir. mesela 2.00 oranlı bir maçın riski %50 olması
gerekir. eğer sen 2.00 oranlı bir tahmininde "bu bahis %51 ihtimal
tutar" diyorsan biraz mantıklı bir bahis oynamış olursun. %70 diyorsan
baya iyi bir bahis. 1.10 oran yaklaşık olarak %91 tutacak demektir... aynı
şekilde 1.50 bir oranlı bir maçın da tutma oranı %66.666... demektir. eğer
%75-80 tutacak olsa ben, durma oyna derim. tabii öyle bir bahisi uzun listeler
içinden cımbızlamak çok çok zor... ancak onu ayıkladığınız zaman kumar değil
bahis oynamış olursunuz.
çünkü
bahis şirketleri bunu bizden çok çok çook daha iyi hesaplar. o kadar iyi
hesaplar ki para yatırılan ihtimallerin hemen hepsi kumar olmak zorundadır.
çünkü
kasanın her zaman kar payı vardır. hiçbir zaman alt ve üstün oranlar 2.00 -
2.00 olmaz. türkiye'deki bahis şirketlerinde ise bu maalesef iyice düşük. alt
üst oranı ortalama 1.65 - 1.65. yani girdiğiniz riskin %65'ini veriyor.
gene de işin içinde çok fazla değişken olduğu için bahis yapmaya değer maçları sabırlı bahisçiler bulabilir, evet o uzun maç listelerinin içinde böyle bir ihtimal her zaman var. ama böyle oyuncu ben hayatımda tanımadım. kendim de böyle oynayamadım çünkü asla doğru maçı bulmak için sabredemedim veya analizde bir hata yaptım.
zaten,
gerçekten kumardan kazanan insan gördünüz mü? arada kazanınca ses edip,
kaybedince gıkı çıkmayan kana giriciler her yerde var, görmezden geliniz... ve
kırk yılda bir kazanınca kaybettiklerinizi unutup kendinizi karda sanmayınız.
düzgün hesap yaparsanız kuvvetle muhtemel ki uzun vadede yüksek zarardasınız.
o
şimdi tipster denen tüyocular kazanıyor olsa, tüyo vermekle uğraşır mı? hepsi
sonunda reklam falan alıp, yok premium maç verip, telegram grupları kurup, her
neyse bir şekilde gelir elde etmeye bakıyor. hayatımda sadece bir tane düzgün
tüyocuya denk geldim. o da kısa birkaç ayda sağlam kitle edinmişti ama piyasada
çok çok az kaldı ve yok oldu zaten. geri kalanların çoğu çöp, bazıları vasat,
birkaç tane de iyi sayılacak vardır elbet. neyse...
kumarbazlar
ise bu yukarıda bahsettiğin oran/risk denklemleri asla düşünmez. bu takım
kazanır der, oynar. çoğu kişi kim eksik, kim cezalı ona bile bakmaz. gerçi
sezgisel olarak oran-risk hesabını herkes yapıyor ama yeterli mi? hiç değil.
zaten ülkemizde oynuyorsanız, oranlar yükselmiş olsa da hala düşük olduğunu
maalesef biliyoruz.
sadede
gelirsek, siz de muhtemelen bahis oynamıyorsunuz ve kumar bağımlısısınız. o
adrenalini seviyorsunuz. aslında bunun zararı muhtemelen kaybedeceğiniz yüksek
meblalardan çok harcadığınız enerjiyedir, zamanadır, üzüntüleredir. bunları
başka yerlere aktarsanız neler başarabilirsiniz...
gene
de maddi kayıpları engellenebileceğini başta söylemiştim. bunun yöntemi ise çok
basit.
illa
o heyecanı yaşayacağım mı diyorsunuz? kendinize günlük veya haftalık bir limit
belirleyin. ne şekilde oynadığınıza göre değişir ama canlı falan oynuyorsanız
gerekirse günleri de bölün.
mesela
cuma günü akşam altıya kadar x mebla, altıdan sonrasına y mebla deyin.
mesela
hafta sonları günlük 20 lira veya 50 lira, her neyse limit koyun ve hesabınıza
sadece o kadar para atın. bilmiyorum belki benim gibi fakir değilsiniz;
trilyonersinizdir, canınızı yakmayacak mebla 500'dür. ama bu meblayı doğru
belirleyin ve bu koyduğunuz günlük limiti asla ama aslaaaaaa geçmeyin.
mebla
canınızı hiçbir zaman yakmayacak bir tutar olsun. böylece o hayat enerjinizi
aktardığınız zararlı kumar adrenalinini en azından ekstra para kaybı acısını
çok fazla yaşamadan, geleceğinizi ve daha da kötüsü aileniz varsa onların
geleceğini çöpe atmadan yaşarsınız.
özetle,
bence oynamayın. illa oynayacaksanız da asla bütçenizi, günlük limitinizi
aşmayın. hele nakite sıkışıksanız hiç oynamayın.
ve
defalarca belirttiğim gibi, bence buna harcayacağınız enerjinizi çok daha güzel
yerlere yöneltebilirsiniz. ve gerçekten zarar görüyor ve duramıyorsanız, her
şey daha kötü olmadan araştırıp iyi bir psikoloğa gidin derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder