20 Nisan 2021 Salı

ysfctk:

tip olarak mikrop değil virüstür. bu sebepten tıbben tedavisi yoktur. ya kapmamak için aşı olacaksınız yada kaptıktan sonra onunla yaşamayı öğreneceksiniz. bir kere bu virüsü kaptıktan sonra tamamen kurtulmak diye bir şey yok en savunmasız olduğunuz anda yine sizi ele geçirecektir.

viral tedavileri vardır. vücutta taşımaya devam edersiniz fakat hasta değilsinizdir. sürekli baskı ve kontrol altında tutmanız gerekir. en ufak bir fırsatı tekrar hasta etmek için kullanacağını asla aklınızdan çıkarmayın.

en tehlikeli türü kazanmak sureti ile bulaşandır. kazanarak bulaşan bahis virüsü kısa sürede bağımlılık hastalığına dönüşecektir. bu şekilde olanlar çok daha zor kontrol altına alınabilir.

belirtileri hızlı gelir kaybı ve borçlanmadır. ayrıca ileri safhalarında dikkat sorunu olacaktır. sadece bahis yaptığı spor müsabakasına odaklanacak bir nevi dünyadan soyutlanacaktır.

sürekli olarak hastalık artacaktır. hiç bir zaman aynı seviyede devam etmez. şöyle ki önce 5-10-15 şeklinde katlamalar ile devam eden bağımlılık bir süre sonra üç haneli rakamlara ulaşacak en nihayetinde ekonomik yönden sürdürülebilirliğini kaybedecektir.

ilk başlarda ekonomik olarak bir çöküntü olacak daha sonra önce çevre çöküntüsü nihayetinde ruhsal çöküntü ile sonuçlanacaktır. maalesef bağımlı bir umutsuzluk sarmalına girecek geleceğe dair umutlarını kaybetmeye başlayacaktır.

tanım : tedavisi olmayan bir çeşit ruhsal hastalık.

goarrk:

bir çalışanımız vardı..

kaçak iddia oynuyordu bu çocuk.. allah'ın belası..

adamın evde çoluk çocuğu aç, her 3 ayda bir gelir abi elektriğim kesilecek, suyum kesilecek diye ağlanır durur. bir de direkt patrona ağlar, benim yanıma bile uğramaz. zira bana göre "kendi düşen ağlamaz"...

tabi bu elektrik, su kesilecek olayı yalan.. zaten kesik.. elektriği kaçak bağlamış, ck gelip saatine kadar sökmüş. aldığı paraları direkt kaça iddiaya yatıran adam..

tek maça 5 bin lira basan adam... tutarsa 50 bin lira alacakta borçları kapanacak..

şirkete 18 bin tl borcu vardı.

kaçak iddiacıya 50 bin..

maaşı o dönem 5 bin..

bir gün aylık gider raporu oluştururken personel maaşlarına ayrı olarak bu çocuğun adını yazdım. yanına da yazdım 5 bin tl.

patronum " bu elemanın maaşını neden ayırdın?" diye sordu.. "maaşı ayırmadım, o personel maaşları satırına dahil, bu satır bu elemanın bu ay senden elektrik kesildi diyerek isteyeceği, çoluk çocuk güzellemesi yapacağı, vicdanına oynayıp senden alacağı para" dedim.. borcunu sordu "18 bin tl" dedim. "olum bu paraları napıyor bu çocuk" dedi.. iddiaya yatırıyor dedim..

"bir daha para isterse yanıma geliyorsun" dedi bana. bir kaç gün geçti 5 değil de 3 bin istedi. "elektrik kesilecek abi bokunu yiyim, çocuklar ders çalışamaz" falan dedi..

bana döndü patronum. "kusura bakmayın, bu ay 3 bin lira bile lazım, en fazla bütçeden 200 lira ayırabilirim arkadaşa" dedim.

1 hafta geçti "iş buldum 10 bin lira aylık alacağım, ben işten çıkıyorum" dedi.. 18 bin liralık senet imzalatıp gönderdik..

o gittikten sonra senedi işleme hiç sokmadık.. yırtıp attık... fakat ben arada yokladım borcunu öde diye.. onu da patronum öylesine yokla dedi diye yaptım...

çok akıllı, zeki bir oğlu vardı.. her cumartesi çocuğu getirirdi işe. patronda harçlık atardı ben çocuğu yanımda tutar, bilgisayara oturtur oyun oynatır, yemek ısmarlardım. playstation muhabbeti yapardık.. bir gün getir bakim şu ps3 ü oyun ayarlayayım ona dedim. ağladı çocuk... oyun yok diye gardolabın üstüne kaldırılan ps3 ü adam aylar önce satmış kimseye sormadan..

o sebebe bağımlılık demeyin buna.. ailenin mına koyan salaklık deyin.

brownest:

kumar oynayanları bu döngüye sokan iki temel unsur vardır. bir tanesi giden paranın kaybının tekrar bahisle çıkarılabileceği inancıdır. bu da kişiyi borç döngüsüne sokar. diğeri ise kazanmak için stratejilerin olduğuna yönelik yüksek inançtır. kısa vadede kazandırsa da uzun vadede sonuç hüsrandır. bağımlılık alanında lisansüstü eğitim alan biriyim. kumar bağımlılığı yaşayan danışanlarım oldu. diğer bağımlılıklar kadar dikkat edilmesi bir konudur.

tebessumuk

kumar, bırakılması için yardım alınması gereken ciddi bir bağımlılıktır. paranızı kaybetmenizin yanında yakın çevrenize de zarar verir. hiç beklemediğiniz anda kendinizi eniştenizi, dayınızı dolandırırken bulursunuz. çünkü sıra onlara gelmiştir.

kaybettiklerinizi aynı yöntemle yerine koymanız imkansıza yakın. kaybettiğinizi ve hata yaptığınızı kabullenin. bunu kötü bir yatırımın batması olarak düşünürseniz daha kolay olacaktır.

vakit kaybetmeden bir kliniğe başvurun. kumar pek öyle gözükmese de beyin kimyasıyla oynar. kazandığınız zaman salgilanan serotonin, aynı uyusturucuda olduğu gibi öfori hissiyatı verir. bu sebeple bazen ilaç destekli terapi görmek gerekebilir.

yalnız başa çıkmak zorunda değilsiniz. gidip yardım alın.

the grand conjuration:

öncelikle belirteyim, söyleyeceklerimin bilimsel bir dayanağı falan yok. hepsi kendi düşüncelerim ve uzun yıllardır hem kendi üzerimde hem de çevremde süren gözlemlerime dayanıyor. gene de bu işten zarar görüyor ve ciddi anlamda kurtulmak istiyorsanız, araştırıp düzgün bir psikoloğa gitmenizi şiddetle önereyim.

öncelikle, burada bahis bağımlılığı denilen şey çok büyük oranda kumar bağımlılığıdır. yazının devamında açıkladım.

ve kumar bağımlılığı veya bahis bağımlılığı, zannedildiği gibi ciddi paralar kaybettirmek zorunda değildir, ama bence en önemli sorunu da bu değildir. bunu da yazının devamında açıkladım.

kişinin bağımlı olduğu şey kumar anında yaşanan heyecan-adrenalin karışımı o duygudur. mesela iddaa oynayan birini maçları takip ederken skora kitlenmiş bakıyor görebilirsiniz. maçı izlemeyi genelde tercih etmezler çünkü skora öyle transa geçercesine bakmakta daha çok adrenalin vardır. her an gol yazabilir heyecanı.

tabii ki hemen her zararlı bağımlılık gibi bunun altında da hayat amacının olmaması veya başka bir deyişle hayatta heyecan verici bir uğraşın olmaması önemli bir etkendir. (nikotin gibi maddeler hariç ki onların da bırakılamamasının temel nedenlerindendir bence) bağımlılıkların teorik kısmını araştırabilirsiniz, ben çok bilmem de aşağı yukarı böyle.

benim param yok, para kazanırım umuduyla oynuyorum diyebilirsiniz. ama asıl olarak dediğiniz şudur: beni hayatta heyecanlandıran - üzerinde çalıştığım hiçbir şey yok, para kazanma umudu ise heyecan veriyor ve bu heyecanı yaşamadan duramıyorum.

bahis ile kumar farklı şeylerdir. türkiye'de iddaa oynayanların %99.9'u aslında kumar oynar. dünyada da aşağı yukarı böyle diye tahmin ediyorum. şöyle bakalım: dünyada en çok oynanan kumarlardan biri rulettir. neden mi? bence en heyecanlısı o olduğundan. çünkü tamamen kumar, istediğiniz saçma yöntemi izleyin ve hislerinizi takip edin, kazansanız da kaybetseniz de tamamen şans...

ülkedeki en yaygın bağımlılık olduğundan onun üzerinden devam ediyorum; iddaa'ya bakarsak, aslen kumar değil, bahistir. her maçın oranı vardır ve bahis oynayan oran/risk denklemine girişir. mesela 2.00 oranlı bir maçın riski %50 olması gerekir. eğer sen 2.00 oranlı bir tahmininde "bu bahis %51 ihtimal tutar" diyorsan biraz mantıklı bir bahis oynamış olursun. %70 diyorsan baya iyi bir bahis. 1.10 oran yaklaşık olarak %91 tutacak demektir... aynı şekilde 1.50 bir oranlı bir maçın da tutma oranı %66.666... demektir. eğer %75-80 tutacak olsa ben, durma oyna derim. tabii öyle bir bahisi uzun listeler içinden cımbızlamak çok çok zor... ancak onu ayıkladığınız zaman kumar değil bahis oynamış olursunuz.

çünkü bahis şirketleri bunu bizden çok çok çook daha iyi hesaplar. o kadar iyi hesaplar ki para yatırılan ihtimallerin hemen hepsi kumar olmak zorundadır.

çünkü kasanın her zaman kar payı vardır. hiçbir zaman alt ve üstün oranlar 2.00 - 2.00 olmaz. türkiye'deki bahis şirketlerinde ise bu maalesef iyice düşük. alt üst oranı ortalama 1.65 - 1.65. yani girdiğiniz riskin %65'ini veriyor.

gene de işin içinde çok fazla değişken olduğu için bahis yapmaya değer maçları sabırlı bahisçiler bulabilir, evet o uzun maç listelerinin içinde böyle bir ihtimal her zaman var. ama böyle oyuncu ben hayatımda tanımadım. kendim de böyle oynayamadım çünkü asla doğru maçı bulmak için sabredemedim veya analizde bir hata yaptım.

zaten, gerçekten kumardan kazanan insan gördünüz mü? arada kazanınca ses edip, kaybedince gıkı çıkmayan kana giriciler her yerde var, görmezden geliniz... ve kırk yılda bir kazanınca kaybettiklerinizi unutup kendinizi karda sanmayınız. düzgün hesap yaparsanız kuvvetle muhtemel ki uzun vadede yüksek zarardasınız.

o şimdi tipster denen tüyocular kazanıyor olsa, tüyo vermekle uğraşır mı? hepsi sonunda reklam falan alıp, yok premium maç verip, telegram grupları kurup, her neyse bir şekilde gelir elde etmeye bakıyor. hayatımda sadece bir tane düzgün tüyocuya denk geldim. o da kısa birkaç ayda sağlam kitle edinmişti ama piyasada çok çok az kaldı ve yok oldu zaten. geri kalanların çoğu çöp, bazıları vasat, birkaç tane de iyi sayılacak vardır elbet. neyse...

kumarbazlar ise bu yukarıda bahsettiğin oran/risk denklemleri asla düşünmez. bu takım kazanır der, oynar. çoğu kişi kim eksik, kim cezalı ona bile bakmaz. gerçi sezgisel olarak oran-risk hesabını herkes yapıyor ama yeterli mi? hiç değil. zaten ülkemizde oynuyorsanız, oranlar yükselmiş olsa da hala düşük olduğunu maalesef biliyoruz.

sadede gelirsek, siz de muhtemelen bahis oynamıyorsunuz ve kumar bağımlısısınız. o adrenalini seviyorsunuz. aslında bunun zararı muhtemelen kaybedeceğiniz yüksek meblalardan çok harcadığınız enerjiyedir, zamanadır, üzüntüleredir. bunları başka yerlere aktarsanız neler başarabilirsiniz...

gene de maddi kayıpları engellenebileceğini başta söylemiştim. bunun yöntemi ise çok basit.

illa o heyecanı yaşayacağım mı diyorsunuz? kendinize günlük veya haftalık bir limit belirleyin. ne şekilde oynadığınıza göre değişir ama canlı falan oynuyorsanız gerekirse günleri de bölün.

mesela cuma günü akşam altıya kadar x mebla, altıdan sonrasına y mebla deyin.

mesela hafta sonları günlük 20 lira veya 50 lira, her neyse limit koyun ve hesabınıza sadece o kadar para atın. bilmiyorum belki benim gibi fakir değilsiniz; trilyonersinizdir, canınızı yakmayacak mebla 500'dür. ama bu meblayı doğru belirleyin ve bu koyduğunuz günlük limiti asla ama aslaaaaaa geçmeyin.

mebla canınızı hiçbir zaman yakmayacak bir tutar olsun. böylece o hayat enerjinizi aktardığınız zararlı kumar adrenalinini en azından ekstra para kaybı acısını çok fazla yaşamadan, geleceğinizi ve daha da kötüsü aileniz varsa onların geleceğini çöpe atmadan yaşarsınız.

özetle, bence oynamayın. illa oynayacaksanız da asla bütçenizi, günlük limitinizi aşmayın. hele nakite sıkışıksanız hiç oynamayın.

ve defalarca belirttiğim gibi, bence buna harcayacağınız enerjinizi çok daha güzel yerlere yöneltebilirsiniz. ve gerçekten zarar görüyor ve duramıyorsanız, her şey daha kötü olmadan araştırıp iyi bir psikoloğa gidin derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder